19 Ocak 2012 Perşembe

Vatandaşlarımız İçin Dil Puanı Seçenekleri


Akademik başvurularınızda, yurt dışı hedeflerinizde, bazı devlet kurumlarına girerken, tıpta veya dişte
uzmanlık yapma düşüncenizde hep karşınıza dil puanı engeli çıkmaktadır. Malesef ki, bu bir Türkiye gerçeğidir. Diğer birçok şey gibi doğru düzgün verilmeyip en yüksek seviyede istenen şeylerden biridir ülkemizde dil. Oysa ki yabancı menşeli okullar haricinde ülkemizde dil eğitimi berbat düzeydedir.

E o zaman bu problemi nasıl aşacağız? Önümüzde güzide kurumumuz(!) ÖSYM'nin yılda 2 defa lütfederek yaptığı çok kaliteli(!) bir sınav olan YDS (yabancı dil sınavı) ve uluslararası yapılan TOEFL, IELTS gibi sınavlar var. Tabi yabancı dilinizin ingilizce olduğunu varsayıyorum. Yani ülke çapında 40-50 kişinin girdiği Macarca sınavına burada yer veremeyeceğim ve doğal olarak İngilizce'den bahsedeceğim.

Bugün bazı vatandaşlarımız zorunluluk, bazıları ise gereklilik düzeyinde İngilizce puanına ihtiyaç duymaktadırlar. İsterseniz bunlara örnekler vereyim.

- Tıpta ve Dişte uzmanlık yapmak için tüm tıp ve diş hekimliği fakültesi mezunları YDS ya da eşdeğeri olan bir sınavdan 50 almak zorundadırlar. Dahası, aştıkları anda aldıkları YDS notunun 5 sene geçerliliği vardır. Türkiye'de başka hiçbir yerde akademik olarak YDS geçerlilik süresi bulunmadığı, 20 sene önce alınan puanla bile profesör olunduğu halde tıpçılara ve dişçilere 5 sene geçerlilik verilmektedir (zaten 5 senede insan ya kazanır ya kazanmaz ya neyse).

- ÖYP (öğretim üyesi yetiştirme programı) ile asistan olmuş kişiler 1 sene içerisinde 50 puanı, totalde 2 sene içerisinde 65 puanı aşmak durumundadırlar. Yani doçentlikte istenen not, bu arkadaşlarımızdan daha asistanlıklarının ilk yıllarında istenmektedir. Bugünkü birçok doçent ve profesörün girip de alamayacağı notları alıp, 65'i geçemediği için asistanlıktan ilişiği kesilen birçok arkadaşımız vardır. Gülünecek şeyleri uzaklarda aramamak lazım.

- Yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük alımlarında da tabanı devletin belirlediği, üniversitelerin daha yükseğini isteyebildikleri dil zorunlulukları bulunmaktadır.

- Bazı devlet kurumları, özellikle A sınıfı kadroların alımlarında dil puanı gereklilikleri olmaktadır.

- Yurt dışında bir üniversiteden lisansüstü kabul almak için TOEFL ve IELTS gibi sınavlardan hatrı sayılır bir not almak lazımdır. Sakın YDS sonucunuzla gitmeyin, gülmekten ağlayacak hale getirmeyin adamları.

Diğer yandan bankalarda, askeriyede ve diğer devlet kurumlarında yurt dışına gönderilecek personel seçilmesinde yabancı dil puanları öne çıkmaktadır. Zorunluluk düzeyinde olmasa da buralarda gereklilik düzeyindedir.

O zaman bakalım vatandaşlarımız için yabancı dil sınavı seçeneklerine:

Yabancı Dil Sınavı (YDS)

Maziye bir bakıverirsek eğer YDS'nin geçmişinin çok olmadığını alenen göreceğizdir. 2 Ocak 2013 çarşamba günü yeni dil eşdeğerlikleri tablosunu yayınlayarak yabancı sınavlara ÜDS/KPDS eşdeğerliği veren ÖSYM, 4 Ocak 2013 cuma günü akşam saatlerinde ÜDS ve KPDS'yi kaldırdı. Kaldırılma sebebi ise yılda 2 defa yapılan 2 sınavın ÖSYM üzerine yekun oluşturmasıydı. Elin adamı tüm dünyaya, üstelik yarısı optik okuyucuyla okunamayacak sınavlar yaparken, ÖSYM yılda 160 sorunun hesabını yapıyordu. Anında haber gündeme bomba gibi düştü. Lakin cuma günü akşam saatlerinde borsanın kapanmasına dakikalar kala haber geldiği için neyse ki piyasalar günü hafif bir düşüşle kapattı. 2 gün öncesinde eşdeğerliklerin yayınlanıp 2 gün sonra da eşdeğerliklerde yazan yerli malı sınavlarımızın kaldırılmasına sanırsam bir tek ÖSYM yetkilileri şaşırmadı.

İlk başlarda sadece sınavın sadece 7 Nisan'da yapılacağı belliydi. Diğer süre, soru sayısı gibi önemli ayrıntılar son haftalara kadar gizemini korudu. Nihayet, sanırsam sınava 3 hafta kala, süre ve soru sayısı belli oldu. ÜDS ve KPDS 80 soru ve 3 saat iken, YDS 80 soru ve 2,5 saat olarak belirlendi. Başlarda yapılan sistem değişikliği, sonraları gelen 80 soruya 2.5 saat durumu insanlarda sınavın kolay olacağına dair bir beklenti oluşturdu. Herkes sınavın bir fırsat olacağını konuşuyordu. Nitekim herkes kuponunu oynadı. Sınav gününde ise görülen köy kılavuz istemiyordu. Daha önceki son KPDS ayarında bir zorluğa sahip bir sınavdı ve öncesinde 3 saat iken bu sefer 2,5 saatte çözülmesi isteniyordu. İşte bundandır ki, bugün bazı insanlar çuvalladı. ÖSYM yine yapacağını yapmıştı.

Diğer yerli malı sınavlarımız gibi YDS de adaylarla cedelleşen bir yapıya sahip. "Bu işin taktiğini öğrendiniz mi, al sana taktik. Hadi yap da görelim" havasında yıllardan beridir evrimleşen özellikle KPDS, bu ekole YDS ile devam etti. Ne idüğü belirsiz sorular, kasıntı paragraflar, sizinle hoptek oynayan cümlenin anlamına en yakın ingilizce cümle soruları. Yakında ÖSYM, sınavda adaylara verilen şeyler arasına huni de koyarsa şaşırmam. Çünkü düzenli miktarda ÖSYM sınavına giren birisine huni mutlaka gerek olacaktır.

Kısaca YDS'nin anatomisi: 80 soru, 2,5 saat. Al ve çöz, kan ve gül, gül ve diken, ÖSYM ve sen. Bundan sonraki sınavda ne olacağı belli değil. Seneye 4 beceriye geçilip geçilemeyeceği belli değil. 4 beceriyi ölçen bir sınava geçip listening'de "alın da bunu da çözün hadi" diye zıt erenköy diye geçen bir parça olmayacağı belli değil. Kısacası bizim ÖSYM, sınamayı, ölçmeyi ve değerlendirmeyi bilmiyor. Her ne kadar 4 beceriye dayanan bir ingilizce sınavına seneye geçilecek olması güzel bir gelişme gibi dursa da onun için de ÖSYM'nin bir çözüm bulacağı düşünüyorum. Hatta bundan eminim.

Gel gelelim TOEFL ve IELTS'ye.

TOEFL ve IELTS

Bunlar özel şirketler tarafından yapılan, yıllar içerisinde güvenilirliklerini, ölçmedeki başarılarını tüm dünyaya ve üniversitelerine kanıtlamış sınavlardır. Yani Harvard, Johns Hopkins bu sınavlar üzerinden belirlediği barajlarla öğrenci alıyor.

Bu sınavlar İngilizce'deki 4 beceriyi de (listening, speaking, writing, reading) içeren sınavlardandır. Dolayısıyla yapması ve değerlendirmesi zordur. Ondan dolayı da pahalı sınavlardır (her birisi 300-400 lira civarı). Lakin dünyanın en seçkin dilcileri ve ölçme ve değerlendirme uzmanları tarafından hazırlandığı için mantıklı sınavlardır. Bu sınavlardan düşük puan aldığınız zaman kendinize gönül rahatlığıyla yüklenebilirsiniz. Eğer ki temeliniz de varsa 4-5 aylık bir çalışmayla Harvard'ın dahi istediği dil seviyesine gelebilirsiniz. Oysa ki YDS dipsiz bir kuyudur. Daldıkça batarsınız. Senelerce çalışıp bir 70, bir 80 puanın üstünü göremeyebilirsiniz. "E 90 alanlar var" dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi kendimizi kandırmayalım. 90 alanlar ya İngilizce öğretmenidir ya da yıllar içerisinde bu işi takıntı haline getirmiş asker, merkez bankası çalışanı gibi kişilerdir. Zaten bu kişiler de ÖSYM'de bu soruları hazırlayanların artık ciğerini bilmektedirler. Ki kendilerini koysanız, bugünkü sınavı aratmayacak bir performans çıkarabilme yetisine sahiptirler.

Anyway, aman neyse, işte bu sınavlar da böyledir. ÖSYM'yi öldürdük, "nasıl bilirdiniz" sorusuna "kötü" cevabını verdik ama bir noktada ÖSYM'yi takdir edelim sayın arkadaşlarım. Yaptıkları güzel iş şudur ki, en azından TOEFL ve IELTS'te mantıklı ve alınabilir puanlara YDS eşdeğerliği olarak avantajlı puanlar vermişler. Ondan dolayı tebrik etmek lazım. Mesela 50'ye mi ihtiyacın var? Gir IELTS'e, 3.5 al. ÖYP asistanı mısın? Gir IELTS'e 4.5 al. 65 eşdeğerliği işini görür. Evet, gel vatandaş. Bakmadan geçme. İngilizce öğretmeni misin? İstediğin üniversitede okutman olmak için 90 üstü puan mı alman gerekiyor? YDS ile vakit kaybedeceğine IELTS'ten 7-7.5 almaya bak. Gel, gel.

ielts-yds eşdeğerliği tablosu

ÖSYM dil eşdeğerlikleri tablosu (2 Ocak 2013 tarihli son olan)
http://www.osym.gov.tr/dosya/1-63417/h/yabanci-dil-sinavlari-esdegerlikleri2ocak2013.pdf

Evet, çok güldük, çok eğlendik. Biliyorum, bazılarınız sınavın teknik yapısıyla alakalı bilgi istiyorlar. Şahsen IELTS'e girdiğim için başka ayrı bir yazıda tamamen IELTS'ten bahsedeceğim. TOEFL'ı merak ediyorsanız, kusura bakmayın, yardımcı olamayacağım.

IELTS ile alakalı ayrıntılı yazı için:
http://mdphdturkiye.blogspot.com/2013/04/ielts-international-examination.html

İyi günler sevgili vatandaşlar. Esen kalın.

ALES (Akademik Lisansüstü Eğitim Sınavı)


Not: ALES sistemi 2014 yani bu yıl değişmiştir. Bu yazı değişikliklere göre revize edilmiştir.

Yılda 2 defa; kasım-aralık ve nisan-mayıs aylarında yapılan bir sınavdır. Sınav süresi toplamda 150 dakikadır. Geçerlilik süresi ise 3 senedir.

Sınav kitapçığında 40 Matematik-1, 40 Matematik-2, 40 Türkçe-1, 40 Türkçe-2 olmak üzere toplam 160 soru vardır. Sınava eşit ağırlık ve sayısal dalında girenlerin Matematik-1, Matematik-2 ve Türkçe-1 çözmeleri lazımdır. Sözel dalında girenlerin ise Türkçe sorularını ve Matematik-1 çözmeleri lazımdır.

Doktora programları başvurularının ana sınavıdır. Doktora alımlarında baz alınan AKADEMİK PUAN'ın büyük kısmını (genelde %50'si) ALES oluşturmaktadır. Hatta ÖYP alımlarında %60'ı alınmaktadır.

ALES, doktora alım sürecindeki en önemli parametredir. İstanbul Üniversitesi'nin doktora alımlarında ALES %50, mülakat %15 etkilidir. Eğer ALES puanınız yüksek ve diğer puanlarınız (YDS ve okul notu) yeterliyse hiç mülakata gerek kalmadan bile istediğiniz doktora programına girebilirsiniz.

Soruları tıpçılar için genel olarak kolay olmakla beraber sınavın asıl can alıcı kısmı süredir. Genel olarak bu sınava giren adaylar, zaman konusunda sıkıntı çekmektedirler ve süreyi yetiştirememektedirler. Genelde sınavdan çıkan adayların çoğu zamanı yetiştirememekte, sınav sonucunda boş kalan sorular kalmaktadır.

Süreyi yetiştirememe sebepleri bence:
- Sınav soruları kolay olmasına rağmen, sınav sorularının uzun sürede çözülmesi için soruların uzatılması. Cevapların uzun işlemler sonucunda çıkması.

- Üniversite sınavına hazırlandıktan uzun seneler ve uzun bir üniversite eğitiminden sonra türkçe-matematik soruları konusunda hamlamış olmamız.

- Gittikçe Türkçe ve Matematik testlerinde uzun paragraf ve genel yetenek sorularının sayılarının artması.

Sınavda maksimum başarıya çıkmak için tavsiyeler:
- Sınava ne kadar çalışacağınız daha çok türkçe-matematik bilginizle alakalıdır. Bu bilginizi, daha önceki senelerin ALES sınavlarından birisini çözerek anlayabilirsiniz. Eğer türkçe-matematik bilginizi genel olarak yeterli gördüyseniz, sadece geçmiş senenin ALES sorularını çözseniz ve yapamadığınız soruların cevaplarına baksanız yetecektir.Bu denemeleri de süre tutarak çözün ki sınav zamanına kadar her bölümün çözüm süresi ve sınavın kilometre taşları belli olsun. Eğer kendinizi türkçe-matematik yönünden eksik görüyorsanız, ALES konu anlatımlı kitaplara çalışabilirsiniz. Kitap olarak çıkmış ALES soruları yeterli olacaktır. Herhangi bir açıklamalı ALES çıkmış sorular kitabı alabilirsiniz.

- Sınav anında maksimum dikkate çıkın. Çünkü bir defa çözdüğünüz soruya bir daha dönme şansınız büyük ihtimal bir daha olmayacaktır.

- Yapamadığınız soruya uzun zaman takılmayın. Bir soruya takılacak kadar vaktiniz yoktur çünkü. ALES, üniversite sınavlarına göre zaman açısından daha acımazdır.

- ALES puanım cebimde olsun şeklinde düşünüyor olabilirsiniz. Ama sınavdan ne kadar yüksek alırsanız o kadar iyi. Mümkünse sınavdan 15 - 20 gün önceden sınava hazırlanmaya başlayın. Tek yoğunluğunuz mümkünse ALES olsun. ALES sorularında mümkün oldukça hızlanmaya bakın, kendinize bölümlerle alakalı süre sınırları belirleyin.

ALES puanını ne zaman almalıyım?

Tıpta doktora imkanlarının yaygınlaşması ve ÖYP programlarının aşırı artması ile birlikte ALES, her tıp doktorunun elinde bulunması gereken bir puan halini almıştır. Daha okuyorsanız 5 ve 6. sınıflarda, mezun oldu iseniz en yakın sınavda ALES puanınızı alınız.

ALES'te değişen sistem ve duruşumuz

Bu nokta bence çok büyük önem arz etmekte.

Bugünlerde çok sık olarak duyduğum bir söz şu: "ALES çok zordu" ve "süremiz yetişmedi"

ALES'in zor olması ya da sürenin yetişmemesinin ne önemi var?
Zor ise herkese zor, zaten hiç kimse süreyi yetiştiremiyor, ayrıca sınavda standart sapma var. Yani herkes kötü yaptığında soruların puanı artıyor ve yine alacağın puanı alıyorsun.

Yani herkesin zordu ya da süre yetişmedi demesi aslında bir bahane. Örneğin YDS sınavı için bunu deseniz haklı olabilirsiniz. Çünkü YDS sınavında her sorunun puanı sabit.

Diğer yandan ALES sınavında "standart sapma" uygulaması var. Yani Türkiye soru yapma ortalamaları düşerse soruların verdiği puan artıyor ve yine iyi bir puan alabiliyorsunuz. Birçok Türkçe boşu, biraz da Matematik yanlışı ile ALES'ten 95 alan arkadaşlar biliyorum.

O zaman yapmamız gereken ve bu konudaki duruşumuz şu olmalıdır:
- Öncelikle hiçbir şey düşünmeden ALES sınavına girmeli ve mümkün olduğunca soruyu yanıtlamaya çalışmalıyız.
Olmadı deyip moral bozduysak zaten kaybettik / olmadı demektir.

- Sınavın zor olması daha iyi. Çünkü birçok insan "boşun kaldı" diye ya da "çok zordu" diye moral bozacak ve elenecek. Bence sınavların kolay olması daha kötü. Çünkü herkes yüksek yapar ve iyi bir net de yapsanız iyi bir puan alamazsınız.

- Mümkün olduğu kadar sıkı çalışıp, mümkün olduğunca çok soru cevaplandırılmalı. Buna rağmen sürenin ortalarında kafanızı koyup 1 - 2 dakika hiçbir şey düşünmeden dinlenmesini de bilin. Çünkü sınav sırasında size en çok gerekli olacak şey kafanızdır. Verimli olması ve verimli kullanmamız önemli beynimizi.

- Şunu  unutmayın ki; eğer sınava hazırlandı iseniz ve tam dikkat ile çözdü iseniz sınav zor da olsa, yetiştiremeyeceğiniz birçok soru da olsa puanınız 90 ise 90 alacaksınız. Yok zordu, sorular yetişmedi diye moral bozarsanız 80, 70 gibi notlara düşersiniz. Bunlar da sizin bahaneniz olur.

Gelin bunları bahane etmeyelim ve tam dikkat ile moral bozmadan ALES'e girelim. Sonuç başarılı olacaktır. Deneyimlerle sabittir. Herkes "zordu" veya "süre yetmedi" deyip bahane bulsun.

Sınavda başarılar...

Tıpta Doktora İmkanlarına Giriş

Tıp fakültesi mezunları nasıl oluyor da direkt olarak doktoraya başvurabiliyorlar? Bu işin yüksek lisansı yok mu?

Tıp fakültesi mezunları tıp hayatı boyunca bazı dersleri yüksek lisans düzeyinde alır. 6 sene okuduğu için de yüksek lisans mezunu sayılır. Tıbbın ilk 2 yılı ön lisans dönemi, sonraki 2 yılı lisans dönemi, son 2 yılı ise yüksek lisans dönemidir. Bundan dolayı tıp mezunları yüksek lisans mezunu sayıldığı için, okulda gördükleri derslerin doktora programlarına direkt olarak başvurabilirler. 6 yıl gibi uzun süre okumamızın bir avantajı memurluğa yüksek dereceden başlamamız, bir de direkt olarak doktoraya başvurabilmemizdir.

Peki tıp mezunları hangi dallarda doktora yapabilir?

Biyofizik
Tıbbi Biyoloji
Anatomi
Fizyoloji
Histoloji ve Embriyoloji
Biyokimya
Mikrobiyoloji
Farmakoloji
Halk Sağlığı
Deontoloji ve Tıp Tarihi
Genetik
Moleküler Biyoloji
İmmünoloji
Parazitoloji

Başka dallarda doktora veya yüksek lisans yapılabilir mi?

Bu bölümler haricinde direkt olarak doktorasına başvurabileceğimiz bir bölüm bilmiyorum. Ama bütün üniversite mezunlarının başvurabildiği İşletme, İktisat, Psikoloji gibi yüksek lisanslar da var. İlgisi olanlar bu konuyu araştırabilir. MBA (Master of Business Administrationİşletme Yönetimi Yüksek Lisansı) şurada burada yapılır diyorlar ama benim bildiğim yapılabildiği.

Doktoraya başvurabilecek için neler gereklidir?

Doktoraya başvurmak ve girebilmek için her üniversitenin kendi şartları vardır. Mesela bazı üniversiteler TOEFL puanı isterken bazısılarına YDS yetmektedir. Bazıları YDS'den 70 isterken bazıları 55 istemektedir. Her üniversitede farklı olduğundan genel olarak doktora alım kriterlerini anlatayım:

Doktora sürecinde genelde 4 parametreye bakılır; ALES (akademik lisansüstü eğitim sınavı), YDS veya ÖSYM'nin eşdeğerliğini kabul ettiği en az bir dil puanı, okul mezuniyet notunun 100 üzerinden cinsi ve mülakat notu.
- Her üniversitenin alım kriterleri değişmekle beraber genel olarak ALES notunun %50'si alınmaktadır. ÖYP'de ise bu %60 olmaktadır., okul mezuniyet puanının %20'si, dil puanının %15'i ve mülakat notunun %15'i alınır. Sonuçta ortaya bir AKADEMİK PUAN ortaya çıkar. Bölüme başvuran adaylar bu akademik puana göre sıralanırlar. 70'ten düşük olmamak kaydıyla bölüm kontenjanı kadar kişi puan sırasına göre kabul edilir.
- Aday ALES'ten minimum 65, ÖYP için 70 puan almalıdır. Yalnız bu akademik puan hesaplanmasında aslan payı ALES'e ait olduğu için ALES'ten mümkün olduğunca puan almaya bakın. Zaten sınav türkçe-matematik.
- Dil puanı olarak doktora alımlarında minimum 55 puan istiyorlar. Bu üniversitesine göre 60, 70 hatta 80 bile olabiliyor.
- Okul puanı 2.00'ın üzerinde olsa yeter. Tabi ne kadar yüksek o kadar iyi.
- Bölüme girmeye başvurduğunuz zaman anabilim dalı öğretim üyeleri sizi MÜLAKAT'a alıyor. Mülakatta "bölümü neden istiyorsun" tarzı sorular soruyorlar. Sonuçta askerden kaçmak için doktora yapmadığınıza karar verirlerse ve öğrenme konusunda sizi istekli görürlerse yüksek bir mülakat notu veriyorlar.
- En sonunda ALES, dil puanınız, mezuniyet notunuz ve mülakat notunuz belli olup üniversitenin belirlediği yüzdelere göre bölünüp toplandığı zaman ortaya AKADEMİK PUANınız çıkıyor. Açılan doktora kadrolarına da alımlar bu puana göre yapılan sıralamaya göre yapılıyor.
- Bir bölümde doktora yapmayı düşünüyorsanız muhakkak o bölümün hocalarıyla, özellikle de anabilim dalı başkanıyla tanışın. Bölümü istediğinizi belirtin. O zaman anabilim dalı doktora kadroları belirlenirken sizi düşünerek fazla kadro açabiliyor. Tabi mülakatta da çok zorlanmıyorsunuz. Özellikle üniversitenin kendi mezunu olmanız da süreci kolaylaştırıyor.

Doktora alımları hangi dönemlerde yapılır?

Doktora alımları yılın 2 döneminde yapılır; Eylül ve Mart. Tabi bu dönemlerin alım süreçleri 2 ay öncesinden başlayabilir. Mesela Mart döneminin kadroları ve başvuruları genelde Aralık sonu Ocak başı gibi olur. Aynı şekilde Eylül ayı alımlarında da Haziran sonu Temmuz başı gibi başvurular ve mülakat olur.

Genel olarak alımlar bu aylarda olmakla beraber bazı üniversiteler tarihlerde oynama yapabilmektedir. Sonuç olarak her üniversitenin alım süreci tarihleri farklı olabilir. Bunun için üniversitelerin akademik takvimlerini ve duyurularını, zamanı geldiğinde de başvuru şartlarını takip etmek gerekir.

ALES ve YDS (veya IELTS, TOEFL) puanlarının ne zamandan hazır olması gerekir?

Doktoraya başvuru yapacağınız dönemden öncesinde bu sınavları almanız gerekir. Yani doktoraya başvururken bu sınav puanlarınızın elinizde olması gerekir. ALES sınavı NİSAN-KASIM aylarında, YDS sınavı ÖSYM sitesinde açıklandığı kadarıyla NİSAN-KASIM aylarında olur.
Mesela Eylül döneminde doktoraya girmek isteyen birisi en geç nisan ayında bu sınavları vermelidir.
Zaten okul notu ve mülakat notlarının hazırlanması gereken bir tarafı yoktur.

Sonucun gelmesi ve gereken işlemleri yapabilmeniz için IELTS ve TOEFL'a dil puanı gereken zamandan 1 ay önce girmeniz gerekiyor.

Bu sınavların başvuruları sınavdan yaklaşık 2,5 ay önce başlayıp bitiyor. Bunun için sınav başvuru tarihlerini iyi takip edin ÖSYM'nin sitesinden.

Peki bu dallardan birinde neden doktora yapılır?

En basit açıklama bu dalları istiyor olmanızdır. TUS sınavı ile istediğiniz bu bölümler kadro açmıyordur ya da istediğiniz bölümler yüksek puanlı kişiler tarafından tampon tercih yazılıyordur. Siz de doktora programlarına yönelirsiniz.

Doktora yapmanın bir nedeni de klinik ünvanın yanına bir de araştırmacı ünvanı yani PhD  katmaktır. Birbiriyle alakalı birçok dal var.
Mesela dahiliye sonrası romatoloji yan dalını yaptınız. Yanında da immünoloji doktorası yaparsanız çok güzel olur. Örnek Prof. Dr. Ahmet Gül. Mesela dahiliye üzerine onkoloji yan dalı yaparsınız. Üzerine de Moleküler biyoloji ve genetik doktorası yaparsınız. Tadından yenmez. Amerika'da da bu kombinasyonları yapan birçok kişi var. Ya da alakası olmayan dallar da yapabilirsiniz. Bir uzmanlık yapıyorsunuzdur ama tıp tarihine de ilginiz vardır. Yanında tıp tarihi doktorası yaparsınız. Okumanın sınırı yok en nihayetinde...

Doktora sonrası bize verilen derece nedir?

Doktora sonrası doktora yapan kişiye PhD (doctor of philosophy, felsefe doktoru) ünvanı verilir. Biz tıp mezunları, okulu bitirdiğimizde MD yani tıp doktoru ünvanı alırız. Bizden hariç diğer tüm dallarda doktor olabilmek için PhD yapmak gerekir.

Yalnız, tıp fakültesi mezunları zaten MD oldukları için doktora yapıp yanına PhD ünvanını da alırlarsa dünya genelinde çok saygın bir unvan olan MD PhD olmuş olurlar. Türkiye'de çok bir şey fark etmese de dünya çapında çok saygın bir derecedir.

Doktora sürecinde maddi durum nasıldır?

Doktora sürecinde araştırma görevlisi kadrosuna girilemezse, ki çok nadiren bir doktora öğrencisi bu kadroya alınır, ya da ÖYP kadrosunda değilse doktora sırasında maaş yoktur. Hatta dönemlik olarak okunan üniversiteye harç yatırılıyordu ama bu son Bakanlar Kurulu kararı ile kalktı. Artık örgün öğretim doktora programlarına da harç yatırılmıyor.

Doktora programları bu dezavantajı doktora öğrencisini anabilim dalına haftanın her günü çağırmayarak kapatır. Örneğin TUS ile gelen asistan haftanın her günü kürsüye gelirken doktora öğrencisi haftanın ders olan 2-3 gününde ve istediği zaman gelir. Yani özel veya devlet farketmez bir yerde çalışırken bir yandan da doktora yapılabilir. Çalışılan bölümü de bırakmak gerekmez. Özellikle aciller ve 112 doktora yapmak için biçilmiş kaftandır. Şu anda devlette veya özel sektörde olup doktora yapan birçok doktor vardır.

"Doktorada Maddi İmkanlar" adlı yazımızda daha ayrıntılı açıklanmıştır.

Doktoranın avantajları nelerdir?

- Biliyoruz ki artık bazı bölümler TUS ile asistan almıyor (fizyoloji, histoloji, anatomi, farmakoloji). Bunlara girmenin tek yolu doktora. İlerde ne olacağı da daha belli değil.
- Bir bölümde uzmanlık yaptığımız zaman yine MD olarak kalmaya devam ediyoruz. Oysa ki PhD yani doktora yaptığımız zaman MD PhD oluyoruz.
- Akademik yönden fakültede kalma açısından uzmanlık ile doktoranın hiçbir farkı yok. Hatta akademik yönden genel olarak doktora daha avantajlı.
- Özellikle yurt dışı düşünenler için doktora daha avantajlı. Çünkü yurt dışında halk sağlığı, fizyoloji veya mikrobiyoloji gibi saydığımız bu bölümlerin uzmanlığı yok sadece doktorası var. Bu yönden özellikle yurt dışına çıkmak isteyenler için doktora daha avantajlı.
- Doktora yaparken özel sektörde veya devlette çalışılabilir. Bu yönden de bir asistanının maaşından çok daha fazla paralar legal olarak kazanılabilir. Maaş olmaması dezavantajı böyle kapatılabilir.
- Yapılan işe ve eğitime ara verilmeden doktora yapılabilir. Sadece haftada belli vakitleri doktora programına ayırmanız yeterlidir.
- Doktora süreci uzmanlıktan daha akademik bir süreçtir. Danışman hocası vardır her öğrencinin ve doktora öğrencilerine uzmanlık öğrencilerine verilmeyen makale yazma gibi dersler verilir.

Doktoranın dezavantajları nelerdir?

- Doktora sürecinde maaş yoktur (ÖYP hariç).
- Bazı eski kafalı hocalar uzmanlıkla gelenleri doktora öğrencilerinden üstün görebilir.
- Hem doktorası hem uzmanlığı olan bölümlerde doktoralı olanlara bazı halklar verilmeyebilir. Örneğin Biyokimya uzmanlığı olanlar Biyokimya laboratuvarı açabilirken doktoralılar açamaz. Tabi bu konuda zaten MD olup sonradan uzmanlık değil de PhD yapanların durumu muallak. Ama dediğim gibi amaç üniversitede kalıp öğretim üyesi olmaksa doktora ile hiç fark yoktur.

Doktora süreci neleri ihtiva eder?

Tüm doktoralar 4 seneden oluşur: 2 sene ders, 2 sene de tez dönemi. Ders döneminde bir yanda zorunlu dersler, bir yanda da seçmeli dersler vardır. Kişi zorunlu dersler alırken yanına da ilgisine göre seçmeli derslerden seçer.
Ders dönemi olan 2 senenin sonunda tüm zorunlu dersler geçilmişse 2 senenin sonunda, yoksa tüm dersler verildiği zaman doktorada yeterlilik sınavına girilir. Yeterlilik sınavına girilip başarılı olunursa tez dönemi başlar. Zorlu ve danışman hoca ile yatıp kalkılacak bir 2 senedir tez dönemi.
Tez yazıldıktan sonra jüriye karşı savunulur. Savunma sonucu tez kabul görülürse doktora derecesi verilir. Eski Yunan'dan beridir doktora mevzu böyle işler.

Bir doktor, doktora yaptıktan sonra ne yapar?

Zaten doktorası bulunan bölümler genelde temel bilimlerdir. Bunun tek istisnası halk sağlığıdır. Halk sağlığı klinik bir bölümdür. Bu bölümlerde de çoğunlukla amaç hoca olmak ve üniversitede ders vermektir.

Bunların haricinde devlet ve özel sektör imkanları da değerlendirilebilir. Örneğin bir anatomist akapunktur salonu açabilir, bir histolog tüp bebek merkezlerinin vazgeçilmez bir öğesidir. İstenen dalı araştırmak  gerekir.

Doktora yapılırken başka bir uzmanlık yapılabilir mi ya da uzmanlık yaparken başka bir doktora yapılabilir mi?

Uzmanlık yapılırken doktora, yüksek lisans, açık öğretim gibi bütün eğitim opsiyonları okunabilir. Önünde hiçbir yasal engel yoktur. Yalnız mesai saatlerinize göre eğitiminizi ayarlamanız lazımdır. Eğitiminiz hafta içi akşamları ve hafta sonu yapılan ikinci öğretim bir tezsiz yüksek lisans ise kimseye danışmanıza gerek yoktur. Yalnız neredeyse hiçbir doktoranın ikinci öğretimi yoktur. Yani dersler hafta içi gündüz saatleridir. Bundan dolayı anabilim dalınızdan ya da klinik şefinizden izin almanız lazımdır. Ki birçok hoca asistan azlığı, işlerin aksaması, bir kişiye izin verirsem diğer asistanlar da ister düşüncesiyle uzmanlık eğitimi sırasında asistanlarına izin vermemektedirler. Bundan dolayı uzmanlık sırasında doktoraya başlayabilmeniz sizin ayarlayabilmenize bakar. Şartları oluşturursanız istediğiniz il ve üniversitede, istediğiniz programa başlayabilirsiniz.

ÖYP diye bir şey var, bu nedir?

ÖYP; öğretim üyesi yetiştirme programıdır. Yeni açılan üniversitelerde ve öğretim üyesi ihtiyacı duyan köklü üniversitelerde öğretim üyesi açığını kapatmak adına başlatılmıştır. Her senenin temmuz-ağustos ve aralık-ocak aylarında YÖK tarafından kadrolar açılır ve kadrolara gerekli şartları sağlayanlar başvurur. ALES puanınızın %60'ı, mezuniyet puanınızın %25'i ve dil puanınızın %15'i alınarak ortaya çıkan ÖYP puanınızla YÖK'ün sitesinde açılan kadrolara 10 tercih yaparsınız ve merkezi olarak yerleştirilirsiniz.

ÖYP, "Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP)" adlı yazımızda daha ayrıntılı anlatılmıştır.

Sonuç

Temel bilimler, adından da belli olduğu gibi preklinik bilimlerdir. Daha çok araştırmaya dayanır. Temel bilimleri seçen hekimler kalan hayatları boyunca araştırma, ders anlatımları, sınavlar gibi akademik konularla uğraşacaklardır. Nöbetleri olmayacak, hobi olarak acile veya başka yerlere takılmazlarsa hasta görmeyeceklerdir. Temel bilimlerin genel iş alanları bunlardır.

Diğer yandan tıp fakültesinde öğretim gören öğrencilerin temel bilimleri temel ve klinik bilimleri zamanında öğrenmiş tıp doktoru kökenli hocalarından öğrenmeleri daha verimli olacaktır. Yoksa zamanında klinik bilimlerle haşır neşir olmamış temel bilimler hocaları gerekli temel bilimler-klinik bilimler bağını kuramayacaklardır. Biyoloji ve diğer bölümler kökenli temel bilimler hocalarım yanlış anlamasınlar. Elbette öğrencilerin onlardan öğreneceği işin başka boyutları var. Her anabilim dalında da çeşitlilik ve farklı görüşler ortaya konması adına tıp harici bölümlerden gelen hocalarımızın bulunması iyi olacaktır. Lakin tıp doktoru kökenli hocaların ağırlıkta bulunması tıp eğitimi açısından elzemdir. Bu açıdan da biz tıp doktorlarının bu bakir alanı doldurması lazım.

Gelecek hayatınızda ve tıp kariyerinizde başarılar.