21 Eylül 2020 Pazartesi

Eğitimin Dünü, Olması Gereken Bugünü ve Olur Mu Bilmeyiz Yarını

Değerli dostlar hepinize merhabalar.

Ülkemizde EĞİTİM dediğimiz zamanda hepimizin yarasıdır. Diğer yandan da hepimizin üzerine kafa yorduğu bir alandır. Her konuşmamızda bir şeyler yaparız, yıkarız, keşkeler çekeriz. Ben de bugün uzun zamandır olması gereken ama yapılmayan, pandemi süreci ile nihayet yapılmak zorunda kalınan eğitim hamlelerinden bahsedeceğim.

Yazıda üzerinde durulacak EĞİTİM kavramı tabi ki yüksek öğretim ve yetişkin eğitimi genelince tıp eğitimi özelinde olacaktır.

Eğitimin Geçmişi

Eğitimin geçmişi dediğimiz zaman Harvard, Johns Hopkins gibi Oxford gibi batılı ekollerin oluşturduğu ve günümüze kadar gelen eğitim tarzından bahsediyoruz. Teorik eğitim ile başlayan pratik eğitimle desteklenen, usta çırak ilişkisini önemseyen tıp eğitimi. Bu ekoller oluştuğundan bu yana son 200 yılda eğitimin üzerine çok bir şey koyabilmiş ya da çok bir ilerleme kaydedebilmiş değiliz.

Eğitim Olması Gereken Bugünü

Eğitimin olması gereken hali ise mümkün olan her alanda dijitalleşmiş, sanallaşmış olması ve bundan arta kalan zamanlarda yüz yüze teorik ve pratik derslerin verilmesi idi.

Bugün beğenelim ya da beğenmeyelim TUS dersaneleri 2005'li yıllardan bu yana OFFLINE adı altında eğitim vermekteler. Bildiğiniz üzere bu eğitim şekli yüz yüze verilen derslerin video kayıtlarının alınması ve bilgisayar salonlarında öğrencinin istediği zaman izleyebilmesi hatta istediği yerde hızlandırabilmesi, geri alabilmesi, ileri sarabilmesi gibi imkanlara da olanak sağlayan bir eğitim şekli. Günümüzde TUS dersanelerinin OFFLINE eğitimleri telefonlardan veya bilgisayarlardan istediğimiz yerde ulaşabileceğimiz bir noktaya bile geldi. TUS sektörü genel olarak temiz bir sektör değil ama dijital olanakları çok iyi şekilde kullanmaktalar.

TUS sektörü ile aynı şekilde tıp fakülteleri dönem derslerini video olarak kaydedip öğrencilerinin her zaman ulaşabilecekleri bilgisayarlara koyamazlar mı? Her yerden ulaşılabilecek online platformlar oluşturulamaz mı? Pratik derslerde öğretilen muayene yöntemleri, hastaya yaklaşım gibi gibi konular video serileri ile anlatılamaz mı? Günümüzde tıp eğitiminin ve diğer yüksek öğretimlerin gelmesi gereken nokta bu değil miydi? Ama şimdiye kadar bunca dijital imkana rağmen ülkemizde hiçbir çalışma olmadı. İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) gibi Hacettepe gibi ülkemizin öncü tıp kuruluşları bu imkanları sağlayıp ülke geneli bir lokomotif görevi göremezler miydi? Böylece öncü kimliklerini de göstermiş olurlardı. Bu kurumlar harici bir kurum kalkıp bu işi yapsa kalkıp takdir etmez miydik?

Tıp eğitimin bugün olması gereken, dönem dönem tüm teorik ve pratik derslerin video ile çekilerek internete yüklenmesi ve her dersin ders notunun öğrencinin bilmesi gerektiği kadar düzeyinde hazırlanıp belli olması idi. Öğrenci için ders notu hazırlamazsanız öğrenciyi bilmesi gerekenden çok fazlasına yani TEXTBOOKlara mahkum edersiniz. Textbook ders çalışma yeri değil adından da belli olduğu kaynak kitaptır ve belirli bir konuda ayrıntı bir bilgi gerektiği zaman başvurulur.

Fırsat varken 2000li yıllardan bu yana bu adımlar atılmadı ve bir anda 2020 yılında pandemi ile beraber apar topar çalışmalara başlandı. Zamanında bu adımlar atılsaydı şimdi fakülteler zor durumda kalmazdı. Eğitimde dijitalleşme açısından pandemi indükleyici bir etken oldu. Biz de bu salgını insanlık olarak hakettik.

Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı EBA TV adında bir oluşuma girdi. Bu girişim önceden de olamaz mıydı mesela. MEB bünyesinde ülkemizde bir milyonu geçkin öğretmen bulunmaktaymış. Her alandan en iyi birkaç öğretmen bulunup dersler kayda alınsa internete yüklense, öğrenciler veya her yaştan kişiler istediği zaman bu dersler izleseler fena olmaz mı? Mesela ben lise eğitimi alırken türev ve integral konularının üzerinde durmamıştım. Çünkü üniversite sınavında bu derslerden soru çıkmıyordu. Sonrasında tıp okuduğum için öğrenme şansım olmadı. Şu an bunu bir eksik olarak hissediyorum. MEB ilkokul, ortaokul ve lise derslerini ülkedeki en iyi öğretmenlere anlattırarak internete yüklese ben de türev ve integral derslerini sisteme girerek izlesem fena olmaz mı? Yıllardır eğitim eşitsizliklerini konuşuyoruz. Böyle bir sistem olsa eğitimde eşitsizlik kalır mı?

Tıpta İstanbul Tıp Fakültesi veya Hacettepe tıp eğitimi için videolar çekse ve yayınlasa, ülkenin her bölgesinden ve fakültesinden öğrenciler bu videoları izleseler tıp eğitimde eşitsizlik minimuma inmez mi? Hatta ülkemizin tıpta öncü rolü sayesinde Türki Cumhuriyetler, Balkan ülkeleri bile bu imkanlardan faydalanacaklardır. 

Daha tıp öğrencisi olduğum dönemden bu yana tıp eğitimde ONLINE veya OFFLINE ne derseniz deyin imkanların gelişmesini savundum. Yıllar önce İstanbul Tıp Fakültesi'nde ilk HEKİMLİĞE MERHABA derslerini organize ederken dersler sırasında kaydedilen kayıtların ülkedeki tıp doktorlarının ve tıp öğrencilerinin kullanımına açılmasını savundum. Bu yıl yapılan HEKİMLİĞE MERHABA eğitimleri nihayet sonunda ONLINE olarak yapılmış ve ülke geneli 10.000 doktor bu eğitimlere katılmış. Bu güzel bir gelişme ama dersler neden bir platforma kaydedilmiyor, doktorlar daha sonra neden izleyemiyor? Kaybınız olmaz, hatta ülke genelinde öncü fakülte olma kimliğinizi pekiştirirsiniz. 

Eğitimin Yarını

2010 yılından beri takip ettiğim bir girişim var: Khan Academy. Eğitim dijitalleşmesi alanında çalışan bir kurum. Kurucu Selman Khan MIT mezunu bir mühendis. Kuzenine matematik dersi anlatırken anlattığı dersleri video haline getiriyor ve YouTube'a yüklemeye başlıyor. Kısa zamanda dünya geneli talebi gören ve işin geleceğinin farkına varan Salman Khan "Khan Academy" girişimini kuruyor. Bugün itibariyle 5.9 milyon abonesi var. Binlerce video yüklenmiş, toplamda milyar izlenme geçilmiş durumda. Birçok dilde her alandan eğitim videoları var. 

Khan Academy birçok ülkenin milli eğitim bakanlıkları ile yıllardır eğitimin dijital geleceği üzerine çalışıyor. Felsefeleri şu şekilde: Teorik eğitimin mümkün olduğunca dijital ortamda videolarla verilmesi, öğretmenin öğrenci ile çoğunlukla rehberlik ve takip amaçlı görüşmesi. Mevcut sistemde öğretmen hafta 40 saat ders varsa 40 saatini de ders anlatarak geçiriyor. Rehberlik ve takibe hiç zaman ayırmıyor. Khan Academy sisteminde ise teorik derslerin çoğu dijital ortamda veriliyor. Öğretmen kendi sisteminde hangi öğrencinin hangi dersi ne kadar izlediğini, ders sırasında ve sonunda çıkan seviye belirleme sorularını ne kadar cevapladığını görüyor. Öğrencinin eksik kaldığı yerleri bire birde kapatabiliyor. Teorik eğitim yükünden kurtulan öğretmen daha çok rehberlik, takip ve eksiklerin kapatılmasına odaklanıyor. Öğrencinin ders gidişatını somut olarak değerlendirip eksikleri giderebiliyor.

İşte Khan Academy modelinin tıp eğitimine de uygulanması gerekir. Teorik ve pratik dersler sisteme yüklenmelidir. Öğrenci istediği zaman dersleri izleyebilmeli, istediği yerde durdurup tekrar edebilmelidir. Öğrenciden sorumlu öğretim üyesi de öğrencinin gidişatı takip etmelidir. Yazılı, sözlü ve uygulamalı sınavlarla ve öğrencinin sistemi takibinden aldığı başarı puanları ile de öğrencinin başarısı değerlendirilmelidir. Kayıtlı dersler sadece tıp öğrencilerinin değil aynı zamanda tıp doktorlarının da faydalanmasına açılmalı bu şekilde mezuniyet sonrası yetişkin eğitimi de aynı zamanda sağlanmalıdır. 

Uzman ve pratisyen doktorlara her 5 yılda bir board sınavları yapılmalı, böylece tıp doktorlarının da kendilerini geliştirmeleri, güncel kalmaları sağlanmalı, köhneleşmeye ve körelmeye izin verilmemelidir. Board sınavlarını veremeyen hekimlerin hekimlik yapmalarına izin verilmemelidir. 

Sistematik ve Standardize Bir Eğitim

Yazıyı okurken yukarıdaki bazı önermelerin ve örneklerin ülkemizde de bulunduğu düşünebilir ve belirtebilirsiniz. Evet, bazı ders videoları veya muayene yöntemleri videoları internette bulunmakta ve ulaşılmaktadır. 

Diğer yandan benim bahsettiğim ve savunduğum şey tıp fakültesi boyunca alınan her dersin her konusunun sistematik bir biçimde, alanında yetkin öğretim üyeleri tarafından ele alınarak sunulmasıdır. Mümkünse bir veya birden fazla tıp fakültesi tarafından organize edilmesidir. 

İnternette şu an bulunan ve ulaşılabilen bazı eğitim materyalleri tıp eğitiminin çok küçük bir kısmını kapsamaktadır. Dolayısıyla sistematik değildir. Bazı materyaller ise bilimsel yetkinliği bilinmeyen kişiler tarafından hazırlanmış olup bilimsel geçerliliği belli olmayan materyallerdir ki bunlara güvenilemez. Dolayısıyla tüm tıbbı kapsayan sistematik ve standardize bir eğitim modulü olması gerekmektedir. 

Tıp Eğitimi ve Bilişimi Anabilim Dalı???

Aslında yazının başından bu yana en çok görev düşen kişiler pek çoğunuzun varlığını bile bilmediği, fakültelerimizde bulunan TIP EĞİTİMİ VE TIP BİLİŞİMİ anabilim dalları öğretim üyeleridir. Lakin bu anabilim dalları genellikle fakültelerin en etkisiz anabilim dallarıdır. Hatta bu anabilim dallarında bulunan öğretim üyeleri TIP DOKTORU kökenli bile olmamakta, tıp eğitiminin mahiyetinden, maddi ve manevi değerinden bile anlamayan kişiler olmakta. İşte görüyorsunuz TIP EĞİTİMİ VE TIP BİLİŞİMİ anabilim dalının önemini, bir tıp doktorunun bu alanda doktora yapmasının ve tıp eğitimi üzerine kafa yormasının ne derece önemli olduğunu.

Sonuç

Konuşacak laf çok. İşin özü bize tıp eğitimine kafa yoran, bu noktada bayrağı ileri taşımak isteyen öğretim üyeleri, öğrenciler ve tıp fakülteleri lazım. Kim ki bunu yapar tıp eğitimine ve tarihine adını altın harflerle kazır. Kim ki bunu yapmaz büyük fakülteyim, tarihim şöyle böyle diye geçinmesin. 

Yıllardır tıp eğitiminde bir ilerleme kaydedilmesi için pandemi mi olmak zorundaydı? Dijital ve teknolojik imkanlar elinizin altında iken neden yapmadınız? Zararın neresinden dönersek kardır. Umarım bundan sonrasında olmamız gereken noktaya ulaşırız.

Sağlıkla...

4 yorum:

  1. İyi günler hocam, ben dönem 4 tıp fakültesi öğrencisiyim. Yaklaşık bir yıldır tıp eğitimi ve bilişimi anabilim dalı ile ilgili internetten araştırmalar yapıyordum fakat pek fazla bilgi bulamamıştım ta ki sizin blogunuzu bulana kadar. Bu konunun üzerinde durduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Özellikle tıp eğitimi ve bilişiminde doktora hakkında birkaç sorum var:
    1) Doktorada örgün eğitim nasıl olmaktadır, haftanın her günü tam gün eğitim mi var?
    2) Hem klinik asistanlığımı hem de doktora eğitimimi bir arada götürebilir miyim? (Temel tıp bilimleri düşünmediğim için belki imkansız olabilir acil tıp düşünüyorum.)
    3) Genelde bu doktora programının başvuru şartlarında TUS'ta 50 puanı geçmek yeterli yazıyor fakat yine de ALES'e girmek yararlı olur mu ?

    Umarım blogunuza daha çok yazı yazarsınız. Yazılarınızı çok beğeniyorum. Her şey için çok teşekkürler, sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar.

      İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.

      Tıp eğitimi ve bilişimi anabilim dalı pek kimsenin bildiği ve ilgilendiği bir anabilim dalı değil. Diğer yandan bir o kadar da önemli bir dal. Tıp eğitimi ve bilişimi açısından yürüyeceği çok yol var.

      Sorularınıza geçelim:
      1. Doktora eğitiminde 2 yıl ders 2 yıl tez dönemidir. Ders döneminde bir dönemde ortalama 3 - 5 ders alınır. Bazı derlerin yapılacağı gün ve tarih önceden bellidir. Gün ve saati size uygunsa o dersi alırsınız. Çoğu ders saatleri ise ilgili öğretim üyesi ve dersi alan öğrencilerin yaptığı toplantı sonucu belirlenir. Herkese uygun bir gün ve tarih belirlenir. Doktora eğitimi örgün bir eğitimdir yani hafta içi ve gün içerisinde ekseri dersler yapılır. Eğitim dönemi başında ilk hafta ders günü ve saatlerinin oturmasıyla geçer. Ortalama olarak haftanın 2 ya da 3 günü dersiniz olur. Derslerinizi 1 güne toplayabilirseniz ne ala. İmkan var ama zor tabi her dersi ve saatini istediğiniz gün ve saate ayarlamak.

      2. Yakın zamanda alınan bir kararla hem klinik asistanlığı hem de doktora yapmak klinik asistanlığında sizden sorumlu olan ve doktorada sizden sorumlu olacak öğretim üyelerinin iznine bağlıdır. İki taraf da izin verirse ancak bunu yapabilirsiniz. Uzman doktor olduktan sonra böyle bir izin almanıza gerek kalmaz. Doktoradan kabul almanız yeter. Acil tıp asistanı olacaksanız nöbet günlerinizi doktora derslerine göre ayarlayıp bu işi yürütebilirsiniz. Sizin girişkenliğinize bağlı.

      3. TUS - ALES dönüşümleri çok avantajlı değil. Ondan dolayı daha avantajlı puanlar almanız için ALES e girmenizi tavsiye ederim. Bir tıp öğrencisi olarak 100 üzerinde 90 ı zorlarsınız. Ayrıca ALES in 5 yıl geçerliliği var. Yani şu an bile ALES e girseniz mezun olduğunuzda bu puanı kullanarak doktora başvurusu yapabilirsiniz. Hazır üniversite sınavı bilgileriniz taze iken TUS dersi yokken bu sene girin sınava mesela. YDS ve YÖKDİL gibi bir İngilizce sınavından da yüksek puan almaya bakın. Zaten bu sınavlar da TUS için gireceğiniz sınavlar.

      İyi dilekleriniz için tekrar teşekkür eder, başarılar dilerim.

      Sil
  2. Saygıdeğer hocam merhabalar.
    Öncelikle değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
    Hocam ben tıp fakültesi son sınıf öğrencisiyim.Bu sene tusa gireceğim ancak henüz uzmanlık branşıma karar verebilmiş değilim ne yazık ki.Sadece nobetlerle bogulmayacagim bı branş düşünmekteyim.Bunun yanısıra PhD yapmak istiyorum.Hocam halihazırda hem uzmanlık eğitimi alıp hem de doktora yapabilir miyim? Yapabiliyorsam iki eğitime de izin verecek üniversiteler var mıdır,nerden bulabilirim?
    Yurtdışında doktora yapmak gibi bir düşüncem de var hocam.Acaba bu isteğimi asistanlık eğitimimi bitirdikten sonra mi değerlendirmeliyim? Diyelim ki assitanlik eğitimim bitti doktora yapmak için mecburi hizmeti bitirmem mi gerekiyor? Doktora yaptığım ilde kalmaya devam edebilir miyim (Ankara'yı düşünüyorum diğer türlü eğitim için perifere git gel yapmak beni çok zorlar) Ylsy programını duymuşsunuzdur hocam eğer asistanlık devam ederken doktora yapamıyorsam bu programla yurtdışına gidip doktora eğitimimi orada almak isterim.Ancak bu programın da yaş sınırı bulunmakta ve mecburi hizmet vs derken yaş sınırını kaçırma ihtimalim var.Mecburi yapmadan bu programla yurtdışında PhD yapabilir miyim? Şimdiden teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar. Uzun bir soru. Sırasıyla başlayalım. Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim.

      1. Temel bilimleri size tavsiye ederim. Hem uzmanlık yaparken hem de doktora malesef olmuyor. Türkiye de uzmanlığınızı bitirdikten sonra yapmanız lazım.
      2. Kararlıysanız direkt olarak yurtdışına gitmenizi tavsiye ederim. Gerek YLSY ile olmuyorsa kendiniz kabul alarak. Bence asistanlığı beklemeyin ve direkt olarak gidin.
      3. Asistanlık eğitiminiz bitti uzman oldunuz diyelim. Doktoraya istediğiniz zaman başlayabilirsiniz. Mecburi hizmet engel oluşturmaz. Ancak doktora mecburi hizmetiniz için bir bağlayıcılık da oluşturmaz. Ankara da doktora yapıyorsanız bunu mecburi hizmet için mazeret gösteremezsiniz.
      4. Tıpta uzmanlıktaki mecburi hizmet YLSY durumunu kapsamamakta. Dolayısıyla istediğiniz zaman YLSY ye başvurup kabul alınca yurt dışına gidebilirsiniz.

      Şimdiden kariyerinizde başarılar dilerim.

      Sil