23 Aralık 2019 Pazartesi

Her Tıpta Doktora Öğrencisinde Bulunması Gereken Bilgi ve Beceriler

Tıpta doktora yapmak bilgi ve akademi yoludur. Bu yol idealizm ve adanmışlık yoludur. Bundan dolayı tıpta doktora yapanlar belirli bilgi ve becerilerle donanmış olmalıdırlar.

Bu bilgi ve becerileri şu başlıklar altında topladım:
- Literatür bilgisi
- Araştırma yöntemleri bilgisi
- Eğitim bilimleri
- Etik değerler

Literatür Bilgisi

Her doktora öğrencisi doktora yaptığı alanın bilimsel literatür bilgisine hakim olmalıdır, zaten hakim olmak da zorundandır. İki yıllık ders döneminin sonunda yeterlilik sınavı yapılmakta, bu sınavdan geçemeyenler tez dönemine başlayamamaktadır, dolayısıyla doktora sahibi olamazlar. Hatta bazı üniversite yönetmeliklerine göre yeterlilik sınavından iki defa kalanların doktora ile ilişiklerine son verilmektedir. Bundan dolayı doktora öğrencisi alanının literatür bilgisine hakim olmak zorundadır.

Literatür bilgisi dediğimiz zaman sadece kaynak kitap yani textbook okumak anlaşılmamalı. Alanında başarılı ve tam bilgi sahibi olmak isteyen doktora öğrencisi için literatür bilgisi üç başlığa ayrılmaktadır:
1. Doktora yaptığı alanın tarihi, geçmişi
2. Doktora yaptığı alanın güncel literatür bilgisi yani textbook bilgisi
3. Doktora yaptığı alanla alakalı güncel tartışmalar ve konular

Bu üç başlığa hakim olan kişi tam manasıyla alanına hakim demektir. Bu başlıkları ayrıntılı inceleyelim

1. Doktora Yapılan Alanın Tarihi ve Geçmişi

Doktora öğrencisi alanının tarihini, nereden geldiğini bilmelidir. Sadece günün bilgisi olan textbook bilgisi doktora öğrencisine yeterli değildir. Alanın kurucusu kimdir? Alana katkı yapmış büyük bilim adamları kimlerdir? Önemli buluşlar ne zaman ve hangi şartlar altında yapılmıştır? Daha uzatabileceğimiz birçok konuyu bilmelidir. Çünkü alanının tarihini ve geçmişini bilmeyen alanın geleceğini de kestiremez, geleceğini yakalayamaz. Alanın tarihine hakim olmak çok uzun bir uğraş değildir. Birkaç makale okumak, alanda tecrübeli hocalarla birkaç ders alanın tarihine hakim olmaya yetecektir.

2. Güncel Literatür Bilgisi

Her doktora öğrencisi alanının güncel literatür bilgisine sahip olmalıdır. Güncel literatür bilgisine sahip olmak için yapılması gereken kombinasyon şudur:

- İlk olarak Türkçe yazılmış ya da Türkçe'ye çevrilmiş alanın önde gelen bir textbook yani kaynak kitabı okunmalı
- İkinci olarak alanın İngilizce olarak yazılmış en önde gelen textbook u  İngilizce olarak okunmalı
- Mümkünse alanın önde gelen diğer textbookları okunmalı

Ne kadar okunursa o kadar iyidir tabi ki. Ama yukarıda yazılanlar en azından okunması gerekenler.

3. Alanla Alakalı Güncel Tartışmalar ve Konular

Alanın tarihine hakim oldunuz, güncel literatürü öğrendiniz. Geriye alanın güncel konuları ve dünya genelinde tartışılan başlıklar kaldı. Her alanın gündemde olan popüler konuları vardır. Dünya üzerindeki bilim çevrelerinde sıklıkla tartışılan konu başlıkları vardır. Bu konu başlıkları ve tartışmaların içerikleriyle alakalı da bilgi sahibi olmanız gerekmektedir.

Dünya bilim çevrelerinde tartışılan güncel konulardan haberdar olmak için Dünya Sağlık Örgütü'nün, bilimsel derneklerin ve birliklerin internet sayfalarını ve yayınlarını takip etmeniz ve bilimsel dergilerin mail gruplarına dahil olmanız, öğretim üyeleriyle fikir alışverişleri sizi belirli bir noktaya getirecektir.

Araştırma Yöntemleri Bilgisi

Doktora bilimsel bir süreçtir. Tez ve diğer araştırmaları yürütmek için, bilimsel yayınlardaki yöntemsel bilgileri anlamak için her doktora öğrencisinin sahip olması gereken bilimsel bilgi ve beceriler vardır. Bunları şu başlıklar altında toplamaya çalıştım:

1. Epidemiyoloji
2. Biyoistatistik
3. İstatistik analiz programları
4. Literatür tarama becerisi
5. Literatür düzenleme programları

1. Epidemiyoloji

Epidemiyoloji bir yöntem ve araştırma bilimidir. Temel, klinik ve toplum tıp bilimlerinde hastalıkların ve sağlığı ilgilendiren olayların dağılımlarının incelenmesi, nedenlerinin araştırılması ve teşhis, tedavi ve önleme yöntemlerinin belirlenmesine yarayan araştırma tekniklerini içerir. Bu nedenle tüm sağlık bilimlerindeki doktora öğrencileri epidemiyoloji bilmelidir. 

Birçok doktora programında zorunlu bir ders olmakla birlikte zorunlu olmayan programlardan ve klinik bilimlerden birçok kişi yararı nedeniyle epidemiyoloji dersi almaktadır. Epidemiyoloji dersi kapsamında araştırma planlama, uygulama, anket geliştirme gibi içerikler bulunmaktadır. Araştırma planlamada çalışmanın gözlemsel mi deneysel mi olacağı? tanımlayıcı, kesitsel, kohort veya randomize klinik kontrollü çalışma mı? olacağı gibi araştırma desenini belirleyici sorulara yanıt aranır.

Epidemiyoloji bilmeniz ayrıca makale okurken, araştırmaların yöntem kısmını incelerken ve kanıtları değerlendirirken sizin için oldukça yararlı olacaktır. 

2. Biyoistatistik

Biyoistatistik, istatistiksel yöntemlerin biyolojik bilimlere uygulandığı bir disiplindir. Sağlığı ilgilendiren tüm konularda veri toplama, toplanan verileri sınıflandırma ve özetleme, verilerin analizi ve çıkan sonuçların yorumlanması kapsamaktadır. 

Bu noktada epidemiyoloji ve biyoistatistik kavramlarını karıştırmamak gerekir. Epidemiyoloji araştırma yöntemi ve deseniyle alakalıdır. Epidemiyolojik araştırmalarda verilerin toplanması, analizi ve yorumlanmasında biyoistastistik bilimi kullanılır. Bu nedenle biyoistatistik biliminin teorik bilgisi bilinmelidir.

Siz araştırma yaparken tüm analizleri biyoistatistik uzmanı yapıyor dahi olsa siz araştırma sahibi olarak biyoistatistikçiyi yönlendirmek zorundasınız. Hangi parametreler arasında analiz yapılacak, nelere bakılacak gibi... Bunun için bile biyoistatistik bilmek gerekmektedir. Biyoistatistik bilen klinisyenler ve araştırmacılar araştırma sonuçlarını yorumlarken, makale okurken, analiz sürecini yürütürken farklarını açıkça göstermektedirler.

Genelde biyoistatistik biliminin uygulanması günümüzde istatistik analiz programları vasıtasıyla olmaktadır. Programların altyapısı biyoistatistik bilimine dayanmaktadır. Bu programlarını kullanırken istatistik bilgisine sahip olmak gerekmektedir. 

3. İstatistik Analiz Programları

Yukarıda istatistik biliminden ve uygulama alanlarından bahsettik. Eskiden istatistiksel yöntemler kağıt üzerinde ve elle hesaplamalar sonucu yapılmaktaydı. Günümüzde ise bu işi oldukça kolaylaştıran istatistiksel analiz paket programları bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak SPSS, R, STATA,... vs gibi programlar sayılabilir.

Bu programlar arasında en çok kullanılan ve en kullanıcı dostu program SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) paket programıdır. Açılımında sosyal bilimler yazdığına bakmayın, sayısal verilerin olduğu her alanda kullanılmaktadır. Sağlık bilimlerinde en sık kullanılan istatistik paket programıdır. Veri girişi, düzenlenmesi ve istatistik analizde kullanılmaktadır. Görünümü excel e benzemektedir. Kanımca her doktora öğrencisi bu programı en az veri giriş düzeyinde, mümkünse t testi, ki-kare gibi basit analiz düzeyinde bilmelidir. 

4. Literatür Tarama Becerisi

Doktora öğrencisi sunum, seminer, derleme hazırlarken ve araştırma yaparken güncel literatüre ulaşmak zorundadır. Eskiden basılı dergi, yayın ve kitaplardan literatür taraması yapılırken, günümüzde bu iş bilgisayar ve internet tabanlı bir hale gelmiştir. Belirli anahtar kelimelerle var olan güncel literatür taranmaktadır.

Günümüzde sağlık alanında en çok kullanılan tıbbi veritabanları: PubMed, Web of Science, Science Direct, Scopus, Cochrane, Google Scholar ve ülkemizden de TÜBİTAK ULAKBİM'dir. Literatür taramada kullanılacak anahtar kelimeleri sınıflandıran bir çalışma ise PubMed tarafından oluşturulan MeSH (Medical Subject Heading) veritabanıdır.

5. Literatür Düzenleme Programları

Bilimsel makale yazarken onlarca, tez yazarken ise yüzlerce kaynaktan atıf yapılmaktadır. Bu kaynakları kaynakçada elle düzenlemek çok zor olabilmektedir. Bundan dolayı günümüzde kaynakça atıf düzenleme programları kullanılmaktadır. Bu programlar sayesinde kaynakları düzenlemek, istenilen kaynakça formatına göre yeniden oluşturmak birkaç saniyede yapılabilmektedir. 

Günümüzde çok sayıda program bulunmakla birlikte, en çok bilinen kaynakça düzenleme programları: EndNote, Reference Manager, RefWorks, Mendeley ve Zotero'dur. Konuyla alakalı tavsiyem EndNote hem paralı (bazı üniversiteler satın alıyor ve öğrencilerine ücretsiz sağlayabiliyor) hem de kullanımı zor bir program. Diğer yandan Zotero hem ücretsiz hem de kullanımı kolay. İnternet üzerinden birkaç video izleyerek nasıl kullanılacağını öğrenebilirsiniz. Bu açıdan Zotero kullanmanızı tavsiye ederim.

Eğitim Bilimleri

Doktora sahibi olmak bir ders verme yetkinliğidir. Her doktora sahibi doğal olarak bir eğitimcidir. Hangi alanda doktora yapıyorsanız yapın eğitim bilimlerini bilmeniz gerekmektedir. Hatta bu gereklilikten dolayı doktora yaparken bazı üniversitelerde zorunlu tutulan eğitim bilimleri dersleri vardır. Bazı üniversiteler ise "Eğiticilerin Eğitimi" sertifika programını almış olmayı zorunlu tutmaktadır. 

İyi bir eğitimci olabilmek için eğitim bilimlerini ve tekniklerini bilmek gerekmektedir. Öğrencilerin anlatacağınız dersleri anlaması bir yerde sizin nasıl ve ne şekilde aktardığınıza bağlıdır. Doktora sırasında zorunlu tutulan dersler eğitim bilimleri adına sizi bir yere götürmekte, lakin yeterli olmamaktadır. Bundan dolayı "Eğiticilerin Eğitimi" sertifikası almanızı öneririm. İşin en azı bunlardır. Ayrıca yetişkin eğitimine yönelik eğitimler almanız faydalı olacaktır.

Hitabet, güzel konuşma, etkili sunum teknikleri kursları ile kendinizi desteklemeniz ise sizi daha iyi bir eğitimci yapacaktır.

Etik Değerler

Her doktor ve doktora öğrencisi etik değerlere sahip olmak zorundadır. Etik değerlere sahip olmayan bir doktor ya da doktora mezunu bir akademisyen iyi bir araştırmacı, iyi bir hekim, iyi bir eğitmen olamaz. Bu yüzden sahip olmamız gereken etik ilkeleri üç başlıkta topladım:

1. Genel etik ve ahlak
2. Tıp etiği
3. Bilim ve araştırma etiği

1. Genel Etik ve Ahlak

Sadece tıbbi olarak düşünmeyelim. Genel toplum içerisindeki hayatında da etik ilkelere sahip ve ahlaki değerlere saygılı örnek bir birey olmamız gerekmektedir. Önce insan olmayan bir kişi profesör, dekan, rektör de olsa hiçbir kıymeti yoktur. 

Etik ve ahlak arasındaki farkı bilmenizde fayda var. Ahlak toplumdan topluma değişebilir, etik ise evrensel olarak geçerlidir, toplumdan topluma değişmez. Etik bir yerde "ahlak felsefesi" olarak tanımlanır. Buradan da şunu anlayabiliriz ki, toplumsal ahlak kuralları her zaman doğru olmayabilir. Diğer yandan etik kurallar genel geçerdir. 

2. Tıp Etiği

Her doktor ve tıpta doktora yapan doktora adayı tıp etiği bilgisine sahip olmalıdır. Tıbbın en önemli konusu tıp etiği iken maalesef tıp fakültelerinde ders saati az olan, tıp öğrencilerine önemi kavratılamayan ve tıp öğrencileri tarafından da önem verilmeyen bir ders olabilmektedir. Kanaatimce doktora programlarında tıp etiği ve araştırma etiği zorunlu ders olmalıdır.

3. Bilim ve Araştırma Etiği

Doktora derecesi bir bilim ve araştırma (research) derecesidir. Her doktora öğrencisi başka araştırma yapmasa bile tez araştırması yapmak zorundandır. Dolayısıyla araştırma etiğini bilmek durumundandır. Araştırma etiği kurallarına dikkat etmeyen kişinin çalışması ileride olabilecek bir itiraz sonucu iptal edilebilmektedir. İptal edilen araştırma tez araştırması ise kişinin doktora derecesi iptal edilmektedir. Kişi iptal edilen araştırmayla doçentlik derecesi almış ise kişinin doçentliği, profesör ise profesörlüğü de düşürülerek araştırma etiği ihlali yaptığı noktadan öncesine döndürülmektedir. Gördüğünüz gibi araştırma etiğini bilmemek ya da bilerek ihlal etmek çok ciddi durumlara neden olmaktadır. Dolayısıyla aşırma (intihal), dilimleme, çarpıtma, uydurma, duplikasyon gibi araştırma etiği ihlallerini bilmek gerekmektedir. 

Günümüzde araştırma etiği dersi doktora programlarında zorunlu bir ders değildir. Yukarıda da belirttiğim gibi umarım gelecekte tıp ve araştırma etiği tüm sağlık bilimleri doktora programlarında zorunlu bir ders olur. Doktora sırasında böyle zorunlu bir ders olmadığı için araştırma etiğini kendi başınıza öğrenmek zorundasınız.

Bilim, araştırma ve yayın etiği ile alakalı ve aynı zamanda etik ve ahlak arasındaki farkı irdeleyen güzel bir kaynak. Faydalanabilirsiniz:

Sonuç

Bu yazı tıpta ve sağlık alanında doktora öğrencilerine en azından bir yol göstermek amacıyla yazılmıştır. En azından her doktora öğrencisinin sahip olması gereken bilgi ve becerileri içermeye çalışılmıştır. Sizler üzerine tabi ki farklı bilgi ve beceriler ekleyebilirsiniz.

Farklı alanların farklı gereklilikleri olabilir. Örneğin laboratuvar içeren bir bölüm için elektroforez, western blot gibi teknikleri öğrenmesi gerekebilir. Hayvan deneyleri yapan bir doktora öğrencisi için deney hayvanları kullanım sertifikası gerekebilir. Tıp tarihi ve etik doktorası yapan birisi için Osmanlıca olmazsa olmazdır. Her alanın belirli farklı gereklilikleri olabilir. Burada her doktora alanı için istisnasız gerekli olan bilgi ve becerilere odaklandım. 

Başlıkta doktora öğrencileri yazsam da donanımlı olmayı isteyen veya akademik olarak düşünen tıpta uzmanlık öğrencilerinin de bu bilgi ve becerileri edinmesi yararlı olacaktır.

Aslında işin özeti de sonucu da şu: Tıp öğrencisi olduğunuz zamanları düşünün. Dersinize gelen hocaların nasıl olmasını isterdiniz, bir düşünün. Bilgili, bilimsel, alanında önde gelen, eğitim becerileri yüksek, öğrenci psikolojisinden anlayan, etik kodlara bağlı, ... vs. Bu sıfatları devam ettirebiliriz. Bir vatandaş olarak ülke politikalarına yön veren öğretim üyelerinin nasıl olmasını isterdiniz? Hastaneye gelen bir hasta olarak nasıl bir doktora muayene olmak isterdiniz? Randomize klinik kontrollü bir deneye kaydolan katılımcı olarak nasıl araştırmacılarla çalışmak isterdiniz? Açıkçası siz de öyle olmaya çalışın. İleride bir gün siz de öğretim üyesi olacaksınız. Bir zamanlar olmasını istediğiniz öğretim üyesi olma şansınız, öğrencilerinize, hastalarınıza, yurttaşlarınıza da bunu sunma imkanınız var. Bunu unutmayın.

Konuyu bu yazıyla en azından sistematik bir hale getirebilmeyi başarı olarak sayıyorum. Yazının ve içeriğin eksikleri olabilir. Biz kazanımlara bakalım.

Başarılar dilerim.

9 Haziran 2019 Pazar

Her Tıp Öğrencisi ve Doktorunun Okuması Gereken Bir Kitap: Aziz Sancar ve Nobel'in Öyküsü

Prof. Dr. Aziz SANCAR 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü'nü alarak ülkemizin bilim alanında Nobel Ödülü alan ilk vatandaşı oldu. Bu büyük bir gurur kaynağı. Böyle büyük bilim adamlarının hayat ve başarı öykülerini okumak gerekir.

Tıp fakültesinde öğretim üyelerinin önemli Türk bilim adamlarından bahsetmeleri gerekir. Bir İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi (şu an resmi ismi böyle oldu, eskiden İstanbul Tıp Fakültesi idi) mezunu olarak hocalarımız bizlere Cihat ABAOĞLU, Mahzar Osman UZMAN, Erich FRANK, Muzaffer AKSOY gibi efsane hocalardan bahsettiler. Ama biyokimya, biyofizik gibi derslerde Aziz SANCAR hocadan hiç bahsetmediler. İsmini Nobel Ödülü aldıktan sonra duymamı bir ayıp olarak sayıyorum. Bu kişilerin hayatlarını ve başarı hikayelerini okumak genç tıp öğrencilerine ve tıp doktorlarına birer motivasyon kaynağı ve yol gösterici oluyor. İşte bundan dolayı okumamız gereken bazı kitaplar var.

Bilime Adanmış Bir Ömür: Muzaffer Aksoy


Ülkemizde tıp bilimine en çok katkı yapmış bilim adamlarımızdan birisi Prof. Dr. Muzaffer AKSOY'dur. Ana çalışma alanı Dahiliye Hematoloji'dir. En önemli buluşu benzen lösemi ilişkisini bulması ve bilimsel olarak kanıtlamasıdır. Ayrıca Hemoglobin İstanbul ve Çapa gibi keşifleri de vardır. Bilim aşkı ve yöntemini öğrenmek adına Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) yayınlarından çıkan "Bilime Adanmış Bir Ömür: Muzaffer Aksoy" kitabını okumanızı öneririm. Yazının başlığında geçen Aziz Sancar kitabından önce bu kitabı tavsiye etme nedenim Muzaffer AKSOY hocanın Aziz SANCAR daha üniversite öğrencisi iken kendisine mentorluk yapmasıdır.

Aziz Sancar ve Nobel'in Öyküsü




Aziz SANCAR'ın Nobel Ödülü alması ile birlikte uzun yıllardır arkadaşı olan ve Nobel Ödülü'nü almasını bekleyen bilim gazetecisi Orhan BURSALI Aziz hocanın hayatını ve başarı öyküsünü yazmaya başladı. Kitap 2016 yılında yayınlandı. Bence her tıp öğrencisi ve doktoru bu kitabı okumalı. Maalesef ki bu büyük tıp adamları tıp fakültesi derslerinde Türk tıp öğrencilerine anlatılmıyor. Biz de kendimiz okumak zorundayız. Kitap Kırmızı Kedi yayınlarından çıkmış durumda. Rahat okunan dili sade bir kitap. Bir ya da birkaç günde zorlanmadan okuyabilirsiniz.

İyi okumalar.


31 Mayıs 2019 Cuma

Yönetici Pozisyonunda Çalışmak İsteyen Hekimler İçin Yüksek Lisans Doktora ve Lisans Eğitimlerinin Önemi

Değerli arkadaşlar hepinize merhabalar.

Uzun zamandan beri yüksek lisans, doktora ve açıköğretim gibi eğitim imkanlarını siz tıp doktorları için yazmaya ve paylaşmaya çalışıyorum. Bunları yaparken herkesin okuma sevdalısı, kendini bilimsel ve akademik olarak geliştirmeye çalışan idealist kişiler olduğunuzu düşünerek yapıyorum. Ondan dolayı maddi yararlarına pek girmiyorum. Diğer yandan bu eğitimlerin maddi yararları da yadsınamaz. Uzun zamandır sizlerden bu yönde sorular geliyordu eğitim imkanlarının sağlıkta yöneticilik pozisyonlarına etkisi üzerine.

Mevzuat denizi tabi ki çok büyük. Mevzuat içerisinde tıp doktorları için yüksek lisans, doktora ve tıp harici lisans eğitimlerinin faydalarını iki yerde yakaladım. Onları sizlerle paylaşacağım.

Sağlık Yöneticiliği ve Başhekimliklere Etkisi

Her tıp doktoru aynı zamanda bir yöneticidir. Yönetim, özelde sağlık yönetimi, bilmesi gerekir. Çünkü tüm tıp doktorları bir birimi ve belirli sağlık çalışanlarını idare etmektedir. Diğer yandan sağlık alanında yönetici olmak isteyen ve başhekimlik gibi pozisyonları düşünen tıp doktorları olabilir. Burada 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (25.08.2017 tarih ve 30168 sayılı Resmi Gazete) ile gelen ve 18.04.2018 tarihinde güncellenen Madde 190'da şu şekilde geçmektedir:


Eğitim ve araştırma hastaneleri başhekiminin eğitim görevlisi tabip veya tıp alanında doçent veya profesör unvanlı tabip; diğer hastane başhekimlerinin uzman tabip veya tıp, hukuk, kamu yönetimi, işletme, sağlık yönetimi alanında lisans, yüksek lisans veya doktora eğitimi almış tabip; yüz yatağın altındaki hastane başhekimlerinin tabip; ağız ve diş sağlığı ile ilgili hastanelerde başhekimin diş hekimi olması; başhekim yardımcılarının ise tıp, diş hekimliği veya eczacılık öğrenimi almış olması veya lisansüstü eğitim yapmış olmaları kaydıyla sağlık bilimleri lisansiyeri olması gerekir.

Maddede hastane başhekim ve başhekim yardımcısı olma şartları düzenlenmektedir. Eğitim ve araştırma hastanesi (EAH) başhekimlerinin öğretim görevlisi, doçent veya profesör gibi bir akademik unvana sahip olması gerekmektedir.

Diğer hastanelerin başhekimlerinin uzman doktor ya da tıp, hukuk, kamu yönetimi, işletme, sağlık yönetimi olanlarında lisans, yüksek lisans ya da doktora eğitimi almış tıp doktoru olması gerekmektedir. Buradan şunu anlamaktayız:
  • Eğitim ve araştırma hastaneleri hariç özel ve devlet hastanelerine başhekim olmak için öncelikle tıp doktoru olmanız gerekmektedir.
  • Tıp doktoru olmanın yanında tıp alanında bir yüksek lisans ya da doktora sahibi olmak ya da
  • Tıp doktoru olmanın yanında açıköğretim ya da örgün öğretim fark etmez hukuk, kamu yönetimi, işletme veya sağlık yönetimi alanında lisans bitirmiş olmak ya da
  • Tıp doktoru olmanın yanında hukuk, kamu yönetimi, işletme veya sağlık yönetimi alanında yüksek lisans ya da doktora sahibi olmak  gerekmektedir.
Bu eğitimlerden herhangi birisine ya da birden fazlasına sahip olanlar EAH haricinde özel ve devlet hastanelerine başhekim olarak atanabileceklerdir. 100 yatak altı hastanelere ise başhekim olabilmek için tıp doktoru olmak yeterlidir.

Sağlık Yönetimi İçin Açıköğretim ve Tezsiz Yüksek Lisans Karşılaştırması

Sağlık yönetimi alanında tezsiz yüksek lisans mı ya da açıköğretim lisans/önlisans mı bitirmek daha avantajlı şeklinde çok soru gelmektedir. Yukarıda da görüldüğü gibi sağlık yönetimi alanında yüksek lisans yapmış olmak ya da işletme, sağlık yönetimi gibi alanlarda lisans mezunu olmak yöneticilik için gerekebilmektedir. Bu açıdan lisans mezunu olabilmek için 2 yıllık sağlık kurumları işletmeciliği ya da yönetimi yeterli olmayacaktır. Bu eğitimi 4 yıla tamamlamak gerekecektir. Sağlık yönetimi bölümünün 2 yıllık önlisans ve 4 yıllık lisans bölümleri açıköğretimde ya da örgün olarak bulunmaktadır. Yukarıdaki şartlarda başhekim olabilmek için ya 4 yıllık sağlık yönetimine başlayıp bitimek ya da 2 yıllık önlisans bölümünü bitirip Dikey Geçiş Sınavı (DGS) ile kolayca 4 yıllık Sağlık Yönetimi ya da İşletme bölümüne geçmeniz gerekmektedir. 4 yılda 2 diploma almak istiyorsanız 2 yıllık sağlık kurumları işletmeciliğini bitirip DGS ile 4 yıllık işletme ya da sağlık yönetimi bölümüne geçebilirsiniz.

Açıköğretimde lisans mezunu olmak çok maliyetli bir eğitim değildir. Dönemine 200 - 300 lira arası bir maliyetle 8 dönem 4 yılda bitebilir. Diğer yandan Sağlık Yönetimi Tezsiz Yüksek Lisansı 3 ya da 4 dönemde yani 1,5 - 2 yılda kısa sürede bitmekte ama maliyet olarak 5.000 - 20.000 lira arası gibi yüksek bir maliyet gerektirmektedir.

Açıköğretim ile lisans bitirmek için derslere girmenize gerek yoktur, Çok çalışmadan ve yılda 4 ile 6 haftasonu sınavlara girerek mezun olabilirsiniz. Diğer yandan Sağlık Yönetimi yüksek lisansı için derslere katılmanız, sunum yapmanız, ödev hazırlamanız, sınavlara girmeniz ve yüksek lisansı bitirebilmek için proje ödevi yapmanız gerekmektedir. Yüksek lisans süre olarak kısa olsa da daha yoğun bir eğitimdir.

Bu noktada bu hususları göz önünde bulundurarak seçim yapmak size düşmektedir.

Toplum Sağlığı Merkezi Başkanlığı

Mevzuatta geçen diğer bir konu ise Toplum Sağlığı Merkezi (TSM) başkanı olabilmek için geçen eğitim hiyerarşisidir. Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği'nde (05.02.2015 tarihli ve 29258 tarihli Resmi Gazete) Madde 6'da TSM başkanının nasıl atanacağına dair şu madde geçmektedir:

Toplum sağlığı merkezine, müdürlüğün teklifi ve Kurumun onayı ile bir hekim, TSM başkanı olarak görevlendirilir. Görevlendirme, tercihen aşağıdaki kişiler arasından, sıralamaya uyularak yapılır;
a) Halk sağlığı uzmanı ya da epidemiyoloji uzmanı hekimler,

b) Halk sağlığı ya da epidemiyoloji alanında doktora yapmış olan hekimler,

c) Halk sağlığı ya da epidemiyoloji alanında yüksek lisans yapmış olan hekimler,

ç) Yönetimle ilgili alanlarda doktora ya da yüksek lisans yapmış olan hekimler,

d) Bakanlıkça ya da Kurumca onaylanmış toplum sağlığı ile ilgili alanlarda sertifikalı eğitim alan hekimler öncelikli olmak üzere diğer hekimler.

Toplum Sağlığı Merkezi başkanlığı her ne kadar taşra teşkilatında bürokratik olarak çok önem verilen bir yönetim pozisyonu olmasa da halkın sağlığına doğrudan etki etmesi nedeniyle önemli bir pozisyondur. Bundan dolayı yönetmelikte başkan olabilmek için yukarıdaki gibi bir hiyerarşi belirlenmiştir.

TSM başkanı olabilmek için ilk seçenek halk sağlığı ya da epidemiyoloji alanlarından birisinde tıpta uzmanlık ya da yandal yapmış olmaktır. İkinci sırada ise yine aynı alanlarda doktora eğitimi gelmektedir. Üçüncü sırada ise bu alanlardan alınmış yüksek lisans eğitimi gelmektedir. Doktora ve tıpta uzmanlık eğitimleri düzey olarak denk eğitimlerdir. Tıpta uzmanlık eğitiminin önde olmasının sebebi sahaya ve uygulamaya yönelik olması ve Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edilmesidir. Halk sağlığı ya da epidemiyoloji doktorası sahibi hekimler uzman doktor olarak kabul edilmemektedir. Çünkü doktora bir saha ve uygulama derecesi değil akademik bir derecedir. Bunlara rağmen yönetmelikte halk sağlığı doktorası ya da uzmanlığı eşit derecede kabul edilebilir, bunun önünde bir engel yoktur.

Dördüncü sırada ise yönetimle alakalı yüksek lisans ve doktora yapmış hekimler maddesi geçmektedir. Burada yönetimden kasıt işletme ve sağlık yönetimi bölümleridir. Sağlık yönetimi yüksek lisansı (MHA) ya da işletme yüksek lisansı (MBA) ya da doktora yapmış hekimler de önceliklendirilmektedir.

Sonuç

Sağlık alanında yönetim pozisyonlarına alanında eğitim almış hekimlerin önceliklendirilmesi birkaç alanda başlamış durumda. Bunu bir başlangıç olarak kabul ediyor ve ilerleyen zamanlarda birçok alanda artarak devam edeceğini umuyorum. Siz tıp doktorları da hem eğitim sevdasıyla ve geleceğe yatırım olarak LİSANS, YÜKSEK LİSANS ve DOKTORA eğitimlerinize devam ediniz. Eğitime yapılan yatırım boş kalmayacaktır.

Yasal mevzuatta ya da haricinde geçen konuyla alakalı bildiğiniz uygulamalar varsa lütfen sizler de burada paylaşınız.

Hepinize kariyerinizde başarılar dilerim.


30 Mart 2019 Cumartesi

Genel İngilizce ve Tıbbi İngilizce

Ülkemizde İngilizce kanayan bir yaradır. Ülkemizde olduğu kadar tıp öğrencileri ve tıp doktorları arasında da İngilizce kanayan bir yaradır.

Aslında konu başlığı belki de yabancı dil olmalı ama artık yabancı dil eşittir İngilizce halini almıştır.

Bu yazıda bir tıp doktoru için İngilizce'nin gerekliliğine ve nasıl öğrenilmesi gerektiğine değinelim.

Bir Tıp Doktoru İçin İngilizce Gerekli Midir?

Atalarımız "bir dil bir insan, iki dil iki insan" demektedirler. Aslında yabancı dil bilgisini, görgüsünü ve kültürünü artırmak isteyen herkes için gerekliliktir. Yabancı dil, özellikle İngilizce ise bir tıp doktoru için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Çünkü tıbbi literatür çok hızlı değişmektedir. Tıbbi literatürün çoğu dilimize çevrilmemekte ya da çevrilenler ise Türkçe'ye çevrilene kadar yıllar geçmektedir. Dolayısıyla tıbbi gelişmeleri kaynağından ve hızlı bir şekilde öğrenmek adına İngilizce bilmek bir tıp doktoru için gerekliliktir.

Yabancı Dilde Tıp Eğitimi Olmalı Mı?

Yabancı dilde tıp eğitimi günümüzde oldukça popüler hale gelmiştir. Zamanında bir profesörün dediğini ben de kendime şiar edindim: "Bir tıp doktoru muhakkak İngilizce bilmeli ama tıp eğitimi Türkçe olmalıdır". Evet İngilizce bilmek ve İngilizce Tıp okumak farklı şeylerdir. Kişi bir bilimi en iyi kendi dilinde öğrenir. Bundan dolayı tıbbiye Türkçe olmalıdır. Diğer yandan öğrenciler iyi bir Genel İngilizce ve Tıbbi İngilizce eğitimi ile desteklenmelidir.

Tarihsel geçmişimize baktığımızda ülkemizin ilk ve o zamanlar tek tıp fakültesi, bugünkü İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nin kökeni olan Tıbbiye-i Şahane 1900'lü yılların başlarına kadar o zamanın popüler yabancı dili olan Fransızca eğitim yapmıştır. Öğrencilerin çok zorlanması ve öğrenmede kısıtlılıklar nedeniyle 1900'lü yılların başlarında eğitim dili Türkçe'de dönmüştür. Atatürk devrinde ise Nazi Almanya'sından kaçan Yahudi bilim adamları İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geldiklerinde önlerine konulan şartlar Türkçe öğrenmeleri, eğitimi Türkçe olarak vermeleri ve Türkçe bir ders kitabı yazmaları idi. Tarihsel arka planımız ortadadır.

İngilizce bir tıp fakültesinden mezun olan kişinin yabancı dil sorunu olmayacağı açıktır. Lakin iyi bir doktor olmak noktasında eğitimini alabildiği noktasında şüpheler doğmaktadır.

Genel İngilizce Tıbbi İngilizce Farkı

Bir dilin tamamına genel diyebiliriz Tıbba özel tarafını ise Tıbbi İngilizce olarak tanımlayabiliriz. Genel İngilizce içerisinde ana olarak bildiğimiz dört beceri, yani Okuma, Dinleme, Yazma ve Konuşma vardır. Tıbbi İngilizce ise sadece tıbbi terimler üzerinden okuma üzerine olan bir bilimdir. Tıbbi İngilizce eğitimi olarak tıbbi olarak dört beceriyi de öğreneceğini sananlar yanılırlar. İngilizce'yi bir piramit olarak düşünürsek tabanı genel İngilizce oluşturmaktadır. Tıbbi İngilizce ise piramidin üst kısmında olan özel bir kısımdır. Bir kişi Genel İngilizce öğrenmeden öğrendiği Tıbbi İngilizce yarım kalmaktadır. Öncelikle Genel İngilizce öğrenmek sonrasında ise Tıbbi İngilizce öğrenmek en doğrusudur.

Tıbbi İngilizce kişinin tıbbi olarak konuşmasını, dinleme ve yazma becerilerini kazanmasını sağlamaz. Ancak Genel İngilizce üzerine olan Tıbbi İngilizce eğitimi bunu sağlayabilir. O zaman Tıbbi İngilizce eğitimi neye yarar?
  • Genel İngilizce bilmeyenler için en azından tıbbi makale ve kitapları okuyacak kadar bir İngilizce bilmeye yarayabilir.
  • Eskiden yapılan TUS İngilizce sınavı gibi YÖKDİL Sağlık Bilimleri Sınavı gibi İngilizce sınavlarını geçmeye yarayabilir.
Bunun haricinde çok da bir şeye yaramaz.

Genel İngilizce'yi Nasıl Öğrenirim?

İngilizce bilgisi otoriteler tarafından genel olarak 6 seviyede incelenmektedir:
  1. Beginner - A1
  2. Elementary - A2
  3. Pre-Intermediate - B1
  4. Intermediate - B2
  5. Upper-Intermediate - C1
  6. Advance - C2


Kendi görüşüm (tabi ki istisnalar vardır): Bir kişi İngilizce'yi Intermediate seviyesine kadar kendi ülkesinde öğrenebilir. Daha ileri seviye için yurtdışında yaşamak ya da kursa gitmek gerekir.

Pre-Intermediate ve Intermediate seviyesine kadar beğendiğiniz bir kursa gidin. Bolca yabancı dilde makale okuyun, dinleme yapın. Daha sonrasında ise paranız veya imkanınız varsa bir yaz tatilinde yurtdışına gidin. Gitmişken dil kursuna gidin ya da bir üniversitede öğretim üyesinin yanında staj yapın. Yurtdışına gidemiyorsanız ülkemizde konuşma kulüplerine kaydolun, bolca pratik yapın.

Nasıl Tıbbi İngilizce Öğrenirim?

Tıbbi İngilizce öğrenmek için kursa gitmeye bile gerek yoktur. Yabancı dilde tıbbi kitap ve makaleleri okudukça Tıbbi İngilizce'niz gelişir. Bu noktada ne kadar Genel İngilizce tabanınız varsa o kadar kolay Tıbbi İngilizce öğrenirsiniz. 

İngilizce Öğrenmenin Göstergesi Nedir?

Yurtdışında birçok yer için TOEFL sınavından 80 ve üstü, IELTS sınavından ise 6,5 ve üstü not almak İngilizce açısından kabul edilen azami göstergelerdir. Bu sınavlardan bu notları almışsanız İngilizce biliyorsunuz demektir. Diğer yandan ülkemizde alacağınız YDS ya da YÖKDİL puanları gerçek İngilizce bilgisinin göstergesi değildir. 

Sınav Puanları ve İngilizce Seviye Karşılıkları


İkinci Dil, Osmanlıca ve Latince Bilgisi

Tıp öğrencileri tek bir yabancı dille yetinmemeli, ayrıca ikinci bir dile bile yönelebilirler. Bu noktada kişisel tercihiniz önem kazanmaktadır. Dünya üzerinden İngilizce'den sonra en çok konuşulan dil olan İspanyolca, tercihinize göre Almanca, Fransızca, İtalyanca hatta yenilikçi bir düşünce ile Rusça veya Çince bile tercih edilebilir. Öğrendiğiniz her dil size medikal ve paramedikal bir değer katacaktır. 

Diğer yandan dil olmasalar da önemli birer beceri olan Osmanlıca ve Latince konusu var. Eski tıbbi metinleri incelemek amacıyla Osmanlıca öğrenilebilir. Bugün Tıp Tarihi ve Etik doktorası yapmak isteyenler için Osmanlıca zorunlu bir derstir. Ayrıca tıbbın kodu olan Latince de önemlidir. İlgisi olan Latince konusunda kendilerini geliştirebilirler.

Sonuç

Her tıp doktorunun mümkünse İngilizce bilmesi, değilse tıbbi makale ve kitapları okuyacak kadar İngilizce bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan yabancı dilde tıp eğitimine karşıyım.

Tıbbi İngilizce kursları ile yapılabilecekler oldukça sınırlıdır, yukarıda belirtilmiştir. Tıbbi İngilizce kursları ile İngilizce konuşup, hasta muayene edip, dinlediğinizi anlayabileceğinizi söyleyen kurslara inanmayın, para tuzağıdır. Genel İngilizce öğrenin, Tıbbi İngilizce'nizi yabancı dilde makale ve kitap okuyarak bile geliştirebilirsiniz. Kursa gitmenize bile gerek yok.

Mümkünse tek bir dille kalmayın, ikinci bir öğrenin. Osmanlıca ve Latince ile bilgi ve görgünüzü artırın.

Başarılar dilerim.

10 Mart 2019 Pazar

MD PhD Türkiye 7. Yıl

Herkese merhabalar.

Blog kurulalı 7 yılı geçti. Bu süre içerisinde blogda temel bilimler, doktora, PhD ve genel tıbbi felsefi konularda 50 üstünde yazı paylaşıldı.

Blogda 600'e yakın yorum yapıldı ve bu yorumlara cevap verildi.

Kurulduğu günden bu yana yapılan ziyaret sayısı: 150.000.
Çok geniş bir coğrafyadan Rusya, ABD, Almanya, Ukrayna, Azerbaycan, Türki Cumhuriyetler, Kıbrıs, ... takipçi ve okur blogu ziyaret etmekte.

Bu blogu kurarken ki amacım, o zamanlar kimsenin bilmediği, bakir bir alanda tıp doktorlarını bilgilendirmekti. İlk yola çıktığımda kendi yolumu kendim açtım. İstedim ki başkaları kendi yolunu açmak zorunda kalmasın ve açılmış bir yoldan gitmenin verdiği rahatlığı yaşasınlar. Çok şükür ki şu anda tıpta doktora imkanlarını merak edip de blogda bulunamayan bir soru olduğunu düşünmüyorum.

Buradan başka hiçbir beklentim olmadı. Hatta bloga hiçbir Google Adsense veya harici bir reklam da almadım. Sadece ülkemizin bilimsel gelişimine faydalı olmayı amaçladım.

Her 100 tıp doktorundan istatistiksel olarak 3 ya da 5 tanesinin temel bilimler tercih etmesi gerekir. Ama tıp doktorlarımızın popüler kültürün etkisinde farklı uzmanlıklar peşinde koştuğunu gördüm. Bu blogu da temel bilimleri değerlendirin, o 3 - 5 tıp doktoru görsün de mutlu olacakları bölümler olan temel bilimleri yazsınlar diye kurdum. Diğer yandan klinisyen olup yanında doktora yapmayı düşünecek her 100 tıp doktorundan yine 3 - 5 doktorun faydalanmasını da amaçladım. Bu blogdaki sözlerim zaten her tıp doktoruna değil, istatistiksel olarak konuşmak gerekirse (statistically speaking), her 100 tıp doktorundan en fazla 10 tanesinedir.

Bu noktada bu blog sizlere ne kadar faydalı oldu? Merak etmekteyim. Bu blogdan faydalanıp hayatında önemli değişiklikler yapanlar yorumlara yazabilirler mi acaba?

Sizden gelecek yorumlar blogun daha aktif olmasına, yeni makalelerin gelmesine, hatta blog danışmanlık ve doktora MD - PhD konularıyla alakalı daha farklı projelere sebep olacaktır.

Lütfen bu blogu okuyan ve faydalananlar görüş ve önerilerini yazsınlar.

Kişisel, bilimsel ve profesyonel gelişim uğrunda yolumuza devam edelim.