10 Temmuz 2013 Çarşamba

ÖYP Temmuz 2013 Alımları

Nihayet 2013 yılı için ÖYP alım dönemine girdik. Heyecanlı bir bekleyişin ardından kadrolar açıklandı. Tıp doktorları için haberler var ama iyi mi kötü mü  olduğuna siz karar vereceksiniz.

Bu alımlarda tüm bölümlerde toplamda 1345 kadro açıklandı. Bu kadrolar arasında sadece 1 tanesi tıp doktorlarına yönelik tıp fakültesinin açtığı bir kadro. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Prevantif ve Onkoloji Anabilim Dalı'nda 1 araştırma görevlisi. Şartı tıp mezunu olmak.

Peki neden böyle oldu? Bu sene diğer senelerden farklı olmak üzere senede 2 alıma değil 3 alıma çıkılacak. Her seneki gibi Temmuz ve Aralık alımlarının yanına Eylül ya da Ekim ayında bir alım daha eklenecek. Büyük ihtimalle de tıp fakültesi kadroları önümüzdeki alımlara kaldı. Belki de böylesi daha iyi oldu. Tıp uzmanlıkla olsun, mecburi hizmetle olsun hayatına başka bir yerde yön vermiş tıp doktorları çıktığı zaman belki de daha efektif bir tercih dönemi olacak.

Bu senenin başında sözünü aldığımız 4000 kadronun yaklaşık 2700'ü diğer alımlara kaldı. Bu kadroların içinde geçen seneki gibi yine birçok tıp kadrosu açılacak. Ama bu alıma yetişmedi ya da bilerek diğer atamalara alındı. Artık diğer alım dönemlerine görüşmek üzere diyelim.

Herkese iyi günler.

Not: Diğer yandan birçok veterinerlik ve eczacılık kadrosu da var. Onları ayrıntılı olarak incelemedim. Bazen bu fakültelerde tıp doktoru alabiliyor ama genelde tıp doktorları sadece tıp fakültesi kadrosu tercih ediyorlar. Araştırmak isteyenler bu kadroları da araştırabilirler.

Tüm kadroları araştırmak ve ÖYP başvuru klavuzunu okumak isteyenler için:
- kadrolar
https://yoksis.yok.gov.tr/oypilansayfa/
- başvuru klavuzu
http://www.akademikpersonel.org/oypklavuz2013.pdf
- diğer konular
http://www.akademikpersonel.org/anasayfa/441-oyp-2013-basvuru-tarihleri-ve-kadrolari-aciklandi.html

4 Temmuz 2013 Perşembe

Tıpta Temel Bilimler


Tıpta temel bilimler, kabaca, insanın nasıl çalıştığını ve nasıl bozulduğunu inceleyen bilimlerdir. Klinik bilimlerin temelleridir. Bir tıp doktoru hastasının tanısından tedavisine ve korunmasına kadar her basamakta temel bilimlere ihtiyaç duyar.

Bir tıp doktorunu bütüncül düşünmeye sevk eden, hastaya yaklaşımını belirleyen ve hastalara ilaç tavsiye eden eczacı kalfasından, yaşlı teyzeden ve komşu kadından ayıran da yine temel bilimlerdir. Bugün bir eczane kalfası, yaşlı teyze ya da komşu kadın ilaçların etkilerini, nerede kullanıldığını, hatta yan etkisini bilmektedir. İşte biz tıp doktorlarını onlardan ayıran da temel bilimlere hakim oluşumuz, tedaviyi ve istenmeyen etkileri bilimsel kanıtlara göre ayarlamamızdır.


Tıpta temel bilimler başlığının altında birçok başlık vardır. Bunlar:

Biyofizik
Tıbbi Biyoloji
Anatomi
Fizyoloji
Histoloji ve Embriyoloji
Biyokimya
Mikrobiyoloji
Farmakoloji
Deontoloji ve Tıp Tarihi
Genetik
Moleküler Biyoloji
İmmünoloji
Parazitoloji

Halk sağlığı yurt dışında temel bilim olarak kabul edilse de ülkemizde klinik bilim olarak kabul edilmektedir. Yalnız uygulamada hem temel hem de klinik bir bilimdir. 1.ve 3. ya da 4. sınıfta anlatılan halk sağlığı kısmen temel bilim, 6. sınıf yani intörn doktorluk döneminde anlatılan halk sağlığı da klinik bilim olarak adlandırılabilir. Bu yönüyle halk sağlığı tıp eğitiminde müstesna bir yere sahiptir.


Diğer yandan patolojinin de durumu böyledir. Patoloji, ülkemizde aslen cerrahi bir bilimdir. Patoloji, tıp eğitiminin içerisinde insan vücudunun nasıl bozulduğunu anlatması nedeniyle bir yönüyle temel bilimler kapsamına sokulabilir.


Tıpta temel bilimlerin klinik bilimlere temel oluşturduğunu söylemiştim. Madem ki temel bilimlerin amacı klinik bilimlere temel oluşturmak, o zaman biz bu iki disiplini sağlam köprülerle bağlamalıyız. Eğer öğrenci klinik bilimlere geldiğinde temel bilimlerden zerre miktarda bir şeyler hatırlamıyorsa bir yerde yanlış var demektir. Örneğin tıp öğrencisi kardiyolojiye gittiği zaman EKG'nin temel bilgilerini, kan basıncı mekanizmasını fizyolojide öğrenmiş olarak gitmelidir. Nefrolojiye gittiği zaman Renin-Anjiyotensin-Aldosteron (RAA) mekanizmasını çok iyi öğrenmiş olarak gitmelidir. Ortopediye giderken kas iskelet sistemi anatomisini, diğer cerrahilere giderken iç organ anatomisini çok iyi bilmelidir. Bu örnekler öyle çoğaltılabilir ki. Tıp öğrencileri bunları öğrenmiş olarak kliniğe gitmezse önünde birkaç ihtimal vardır: Klinisyenler bir daha temel bilimler anlatmak zorunda kalabilir, öğrenci tekrar bu konulara çalışmak zorunda kalabilir ya da öğrencinin öğrendiği bilgiler çok yüzeysel kalır, yani tam anlamıyla kliniği öğrenmemiş olur. Öğrencinin ya da akademisyenlerin temel bilimlerin üzerinden bir daha geçmek zorunda kalmaları vakit kaybıdır ve acı bir durumdur. Diğer yandan akademisyenin umursamaz olması veya öğrencinin hiçbir şey öğrenememesi ve öğrenmeye isteksiz olması daha da acıdır. Temel bilimleri yarım bilen tıp öğrencisi klinik bilimleri de yarım öğrenecektir. Sonuçta da sahaya abuk hekimler çıkacaktır.


Peki bunun çözümü nedir? Öncelikle tıp fakültesi eğitiminde temel bilimler ile klinik bilimler arasındaki köprüler çok sağlam olmalıdır. Öğrenciye kliniğe yönelik, teorikte boğulmayan, duru temel bilimler bilgisi sunulmalıdır. Diğer türlü kliniğe yaramayan temel bilimlerin tekrar tekrar anlatılması gerekli bilgilerin kaybına yol açacaktır. Kliniğe yönelik temel bilimler verilebilmesi için de bazı yöntemler uygulanmalıdır. Öncelikle tıp öğrencilerine temel bilimler dersleri yine tıp doktoru kökenli hocalar ağırlıkta olacak şekilde verilebilir. Kliniği, patolojiyi bilen hekimler vücudun nasıl çalışıp nasıl bozulduğunu ve bu bilgilerin tıp fakültesinin ilerleyen yıllarında öğrencilerin nasıl işine yarayacağını daha iyi bilecekleri için gerekli kısımları daha vurgulu anlatacaklardır. Diğer yandan tıp fakültesinde temel ve klinik bilimlerdeki öğretim üyelerinin bağı çok sıkı olmalıdır. Yalnızca işin temel bilimler yönünün farkında olan bir klinisyen, işin klinik yönünün farkında olan bir temel bilimci tıp öğrencisine en gerekli bilgiyi kazandırabilir. Bunun için de alakadar bölümdeki akademisyenlerin sıkı ilişki içerisinde olması teşvik edilmeli, kolaylaştırılmalı ve sağlanmalıdır. Ayrıca bugün birçok tıp fakültesinde uygulanan "modüler sistem" dersleri aslında temel ve klinik bilimlerin kaynaşması içindir. Modüler sistemde bir konunun fizyoloji, histoloji, anatomi, biyokimya,... gibi temel bilimler tarafına bakan yönü ile dahiliye, kardiyoloji, genel cerrahi,... gibi klinik bilimler tarafına bakan yönü birleştirilmekte ve multidisipliner bir yaklaşım sergilenmektedir. Bu modüler sistem dersleri öğrencilere çok faydalı olurken öğretim üyelerine de çok faydalı olmaktadır. İşin temel bilimler tarafını dinleyen klinisyenler, işin klinik tarafını dinleyen temel bilimciler kendi adlarına çok ders çıkartmaktadır. Örneğin anatomide gereksiz oluk ve çentiklerin üzerinde gereksizce duran anatomist, genel cerrahi hocasından duyduğu Mc Burney noktası, Louis açısı gibi kliniğe bakan hatta çekici şekilde göz kırpan bilgilere değinir olacaktır.


Tıpta temel bilimlerde biyologların, diş hekimleri ve veteriner hekimlerin durumuna da değinmek isterim. Tıp fakültesi temel bilimlerinde tıp öğrenciliğini, tıpta klinik bilimleri bilen tıp doktorlarının çoğunlukta olması lazımdır. Diğer yandan multidisipliner yaklaşım açısından anabilim dallarında diş hekimi, veteriner hekim ve biyologların olması da zenginlik katacaktır. Yalnız bazı anabilim dallarında dalı dolduran biyologlar tıp doktorlarına, tıp doktorları biyologlara izin vermemektedirler. Bu iki yaklaşım da, durum da yanlıştır. Tıp doktorları da tıp doktoru haricindekiler de tıpta temel bilimler için bir zenginliktir. Sayı dengesi, klinik bilimlerle olan etkileşim ve ilgilenilen alanlara göre dersler dağıtıldığı sürece en optimal sisteme ulaşılabilir.


Tıpta temel bilimler tıp eğitiminde çok önemli olsa da klinik bilimlerin arkasında kalmaktadır. Teorik bir süreç olup insanların daha yüksek ihtimalle sıkıldıkları dersleri oluşturmaktadır. Temel bilimler hocaları da kliniğe yönelik bilgiler yerine gereksiz ve karışık mekanizmalarla vakit kaybedebilmekteler. Bu açıdan derslerin kliniğe yönelik ve sıkmadan anlatılması çok önemlidir. Bu açıdan derslerin çoğunlukla klinik döneme ve sahaya hakim olan tıp doktorlarınca anlatılması uygundur. Bu açıdan tıp doktorlarının temel bilimci olmaları teşvik edilmelidir. Temel bilimlerdeki tıp doktorlarının dahi sahadan ve güncel tıbbi gelişmelerden uzak kalma ihtimaline karşı sık klinik bilimcilerle etkileşimi sağlanmalıdır. Modüler derslere klinisyen öğretim üyelerinin katılımı sağlanmalıdır. Temel bilimlerde zenginlik açısından tıp doktoru haricindekilerin de anabilim dalında uygun konularla ve uygun pozisyonlarla yer alması sağlanmalıdır.


Temel bilimler döneminde etkili bir öğretim için bütün derslerin ders notları öğrencilerin elinde olmalıdır. Hiçbir şeyden haberi olmayan 1.,2. ve 3. sınıf tıp öğrencilerini kalın kaynak kitaplardan (textbook) sorumlu tutmak ya da nasıl ve neye göre yazıldığı belli olmayan öğrenci notlarına bırakmak yanlıştır. Ayrıca, klinik bilimlere geçen tıp öğrencileri için temel bilimler ders notları her zaman ulaşılabilir olmalıdır.