22 Ekim 2025 Çarşamba

Profesör olmadan önce Uzman, Uzman olmadan önce Doktor, Doktor olmadan önce İnsan OL


Sn meslektaşlarım. 

Bu yazı, tıp özelinde, her alanda akademik olsun olmasın bir makama gelmiş kişiler için bir ibret taşıyabilir.

Tıp alanı için konuşmak gerekirse, insanlıkları! sorgulanmadan tıp fakültesini kazanan öğrenciler önce tıp fakültesinden mezun olup doktor olurlar, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı kazanır ve uzman olurlar, akademik kariyer yaparlarsa profesör yani hoca olurlar. Gidişat böyledir.

O zaman olması gereken gidişat: İnsan -- Doktor -- Uzman -- Profesör hoca

Önce tümden gelelim:

Alanda profesör unvanını almış birçok hocamız vardır. Bu hocalarımızı ekseriyetle özel hastane ve muayenehanelerde görürüz. Tıp fakültesinde gördüğümüz profesörlerimiz de çoğunlukla mesaiyi doldurup özel yerine gitme derdindedirler. Öğrenci eğitiminde, asistan eğitiminde, üniversite aktivitelerinde ve hasta bakımında kendileri çok işin içinde değildir. Çoğunluğunun alanında ne kadar uzman? oldukları da tartışılır. Uzman olduktan sonra YÖK kriterlerini karşılayacak kadar, nitelik açısından zaten önemli olmayan yayınlar yapmışlar ya da yaptırmışlardır.

Devlet ve özel hastanelerdeki uzman doktorlara bakalım. Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra çoğu alanda hiç çalışmadan, pratisyen doktorluk yapmadan asistanlık kazanmış ve yalapşap bir eğitimle uzman doktor olmuşlardır. Tıp fakültesinin en önemli dönemleri olan 4. 5. ve 6. sınıfta tıbbı öğrenmek yerine TUS çalışmışlardır. Ne tıbbiyeyi doğru düzgün okumuş, ne 6. sınıfta doğru düzgün intern hekimlik yapmış, ne de fakülteyi bitirdikten sonra hekimlik yapmışlardır. Ülkemizde mevcut orman kanunları gereği geçer akçe olan uzman doktorluğu kazanabilmek adına her çaba içine girmiş, TUS dershanelere aşırı derecede para dökmüşlerdir. Amaçlarını elde etmişler ve bir uzmanlığa yerleşmişlerdir. Uzmanlık eğitimleri sırasında mesai ve nöbete kasmışlar, günü kurtarmışlar ve bir şekilde uzman olmuşlardır. Bu tarz uzman hekimler hayatlarında hiç pratisyen hekimlik yapmadıkları için pratisyen hekimleri de ezmeye çalışırlar.

Ülkemizin doktorlarına gelelim. Üniversite sınavında soruları en iyi ve en doğru yuvarlak içerisine alanı doktor yapıyoruz. İnsanlığına, kişiliğine, sosyal yardım kişiliğine, vicdanınıa,... bakmıyoruz. Ayrıca tıp doktorlarını 18 yaşında tıp fakültesine almak da tartışılır. Yurt dışında bir kere 18 yaşındaki bir bireyi tıp fakültesine almıyorlar. Tıp öncesinde 4 yıllık bir biyoloji, tarih, sosyoloji,... gibi bir bölüm bitirmesini istiyorlar. 22 yaşından önce ve bir bölüm mezunu olmadan tıp fakültesine giremiyorsunuz. 18 yaşındaki birisinin tıbbın gerektiği ciddiyeti sağlamasını beklemiyorlar. Ki ülkemizde de 18 yaşında tıbba giren bir öğrenci bu durumun ciddiyetini sağlayamıyor. Diğer bir faktör sosyal sorumluluk. Bir hekimin sosyal sorumluluk sahibi olması gerekiyor. Yurt dışında tıbbiyeye başvururken o zamana kadarki yaptığınız sosyal sorumluluk projelerine de bakıyorlar, sadece sınav puanlarınıza değil. Mevcut verilerle de kişiler mülakata alınıyor. İnsanlık açısından güçlü çocuklar tıp fakültesine kabul ediliyor. Bizde ise dediğim gibi, bu faktörlerin hiçbirisine bakılmadan, sadece soruları en iyi yuvarlak içine alanlar tıbbiyeyi kazanıyor. O zaman "insanlık" kavramı bu öğrencilerde aranamaz, çünkü bir kıstas olarak alınmadı. Bu nedenle ki tıp öğrencileri arasında otistiği de var, kişilik bozukluğu olan da, insanla hiç alakası olmayan da var, insandan kaçan da. E işimiz insanla, nasıl olacak? Sonra başlasın TUS çalışıp insandan kaçan bölümlere kaçmalar. İnsanla uğraşan bir bölümde biyokimya nasıl derece ile alabilir?

Şimdi baştan gelelim:

Kişilik özelliklerine bakılmadan, sosyal sorumluluğuna bakılmadan öğrenciler, erken denilebilecek, sorumluluklarının ve ciddiyetinin farkında olmadığı bir yaşta tıp fakültesine öğrenci alınıyor. Sorun buradan başlıyor. Doktor olmadan önce İNSAN olmak lazım.

Bu öğrenciler mesleklerini en iyi öğrenecekleri 4. 5. ve 6. sınıflarda TUS çalışıyorlar. Zaten 1. 2. ve 3. sınıf temel bilimlerde çok genç oldukları için temel bilimlerin öneminin farkında değiller. Bitirince çoğu doktorluk bile yapmadan TUS ile uzmanlık eğitimine başlıyorlar. Çoğu üniversite hastanelerinde uzmanlık eğitiminde doğru düzgün hasta bile görmüyorlar. Uzmanlığı da bitiyorlar. E bu insanlar doktorluk bile yapmadı ki? Demek ki, uzman olmadan önce İNSAN ve DOKTOR olmak lazım.

Bence her tıp doktoru en az 1 yıl mecbur hizmet yapmalı. 1 yılın sonunda uzmanlık eğitime başlayabilmeli. Bu kişilerin önce doktor olmayı öğrenmesi ve sahayı görmesi lazım. Uzmanlık sınavını kazansın, hakkı baki olsun, saha görevi sonrasında başlasınlar uzmanlık eğitimine. Ayrıca üniversite sınavında tıbba yerleşirken yapılan yanlışlar TUS sınavında da yapılıyor. Yurt dışında uzmanlık sınavında puanın yanında kişilerin makalelerine, bilimsel aktivitelerine, sosyal sorumluluk projelerine de bakılıyor. Cerrah olmak isteyenlerin el yeteneğine bakılıyor. Bizde eli zangır zangır titreyen cerrahi yazıyor. Direkt olarak yüzünüze bakamayan, insani ilişki kuramayan doktor psikiyatri yazıyor. Laboratuvarın L'sini sevmeyen temel bilimler yazıyor. Bu kadar da olmaz! Yanlışlar devam ediyor...

Uzman doktorlarımız! sahada hasta bakmak ve nöbet tutmaktan ölümüne kaçıyorlar. Uzmanlık eğitimlerinde bölümün angaryasını çekip eğitim almayan, kendisinin de zaten umurunda olmayan uzmanlarımız özel hastanelerde ve muayenehanelerde daha yüksek ücrete çalışmak, devlet hastanelerinde nöbetten çıkmak ve bizzat hasta bakmamak için oturup doçentliğe çalışıyorlar. Literatüre hiçbir katkısı olmayan ancak YÖK'ün doçentlik kriterlerini sağlayacak çalışmaları yapıyorlar ya da parayla yaptırıyorlar. COVİD zamanında COVİD ile alakalı 5 tane makale yazıp hoca oluyorlar. Sonucunda eğitimci olmak için değil, bu faktörlerden dolayı hoca oluyorlar. Demek ki, hoca olmadan önce İNSAN, DOKTOR ve alanında UZMAN olmak lazımmış.

Bu hocalarımız hoca olduktan sonra para, makam, entrika peşinde koşmaya devam ediyorlar. Aslında bilimsel çalışma, makale, öğrenci - asistan eğitimi, sosyal sorumluluk peşinden koşmaları lazımken. Ancak tıp fakültesinin girişinden başlayan, insan olmakla başlayan bu yola yanlış başlanıp yanlış ilerlendiği için bu sistemin meyvesi olan hocalarımızda da zaten makam, para ve entrika hariç bir şey bekleyemeyiz. Bu sistemin içerisine girmemiş, kazara istenen yere gelmiş hocalarımızı da sistem zaten cezalandırmaktadır.

Son Söz

Sn Doktor bilmem kim

Sn Uzman Doktor bilmem kim

Sn. .... hastalarıkları uzmanı Profesör Doktor bilmem kim...

Bu unvanları isminin başına yazabilirsin ancak:

İnsan olmadan doktor unvanı alabilirsin, ancak hekim olamazsın. Tıp doktorluğu akademik bir derecedir.

Doktor olduktan sonra uzman olabilirsin, ancak alanında alanında uzman ve hekim olamazsın.

Uzman olduktan sonra profesör olabilirsin, ancak öğretmen, hoca, uzman ve hekim olamazsın.

Bir tıp fakültesi profesörü, tıp öğrencilerine şöyle diyor: "Oğlum eşeği bağlasan mezun olur". Tıp fakültesi eğitimi elinde olan bir kişinin bu sözü demesi ne kadar ayıp. Ama öğrencinin de cevabı altta kalmıyor: "Biraz daha başlarsan da hoca olur!". Böyle hocaya böyle öğrenci...

Ne ekersen, onu biçersin.

Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder