7 Ocak 2015 Çarşamba

Patofizyoloji ve Biyopsikososyal Olarak Tam Bir İyilik Hali

Sevgili arkadaşlar. Hepinize iyi günler, mutlu ve başarılı yeni yıllar dilerim.

Bu yazıyı ismim olan Patofizyolog'un anlamını açıklayarak yanlış anlaşılmalara fırsat vermemek ve kısmen sağlıkla alakalı bazı kavramlardan bahsetmek üzere yazıyorum. ÖYP tercihlerinin bitmesini bekledim yazmak için.

Patofizyolog'un Anlamı

Patofizyolog, patofizyoloji ilmi ile uğraşan kişi demektir, doğru. Patofizyoloji ise önce bir sistemin fizyolojisini yani nasıl çalıştığını anlayarak daha sonra nasıl bozulduğunu yani patolojisini anlamayı sistematik hale getiren çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir bilimdir. Patofizyoloji özellikle 2. ve 3. sınıf tıp öğrencileri tarafından çok önemsenmeli ve iyi bir doktor olmak için muhakkak iyi öğrenilmeli ve özümsenilmelidir. Patofizyolojinin çok iyi öğrenilmesi tıp öğrencisi arkadaşlarımızın 4. sınıf ve sonrasındaki klinik bilimler döneminde, TUS sınavında ve tıp hayatlarında çok işlerine yarayacaktır.

Bu patofizyolog olan ismimden sonra bazı arkadaşlar beni patolog ya da fizyolog sanmakta. İkisi de değilim. Blogumun sağ tarafındaki yazıda da geçtiği gibi patofizyolojiyi tıptan bağımsız olarak hayattaki neden ve sonuçları sistematik olarak inceleyen bir sembol, bir imge olarak görmekteyim. Patofizyolog ismini almamın nedeni de budur. Blogumun sağ tarafında da yazdığım gibi: "Hayatta hep neden sonuç vardır. Aynı zamanda normal ve anormal vardır. Bunları birbirine bağlayan ise patofizyolojidir. Patofizyoloji sadece bir tıbbi terim değil hayata bakış açısıdır."

Ne fizyologum ne de patolog. Sadece hayatı neden ve sonuçlara göre incelemeye, görmeye çalışan bir tıp doktoruyum.

Patofizyoloji ve Biyopsikososyal Olarak Tam Bir İyilik Hali

Patofizyoloji, tıpta vücudun çalışmasını ve nasıl bozulduğunu, yani hastalıkların çıkış noktalarını temsil eder. Diğer yandan insan, davranış bilimcilerin ve sosyal bilimcilerin dediği üzere, biyopsikososyal bir varlıktır. Yani insan sadece hastalıklara ve fizyolojiye indirgenecek kadar basit bir varlık değil; aynı zamanda bir ruha, yani psikolojiye ve bir toplumsal hayata yani sosyolojiye de sahip olan bir varlıktır. Ve bu faktörlerin (biyoloji, psikoloji ve sosyoloji) her biri sağlığı etkilemektedir. Bunların en az biyoloji kadar sağlığı etkilediğini kanıtlayabilirim.

Örneğin, psikolojinin sağlığı etkilemesine en önemli örnek plasebolar ve plasebo etkisidir. İlaç olmadığı halde ilaç olarak verilen maddelere plasebo denir. Genel olarak ilaç deneylerinde gerçek ilacın karşısına kontrol grubu olarak kullanılır. Örneğin, gerçek ilaçla %25 iyileşme gerçekleşiyor, plasebo ile %5 iyileşme gerçekleşiyorsa ilaca bağlanan iyileşme %25 - %5 = %20 iyileşmedir. Bazen hiç umut olmayan kanser hastalarında en azından bir umuda bağlanabilmeleri adına plasebo ile umut verilir ve plasebo kişiyi yüksek düzeyde iyileştirme ihtimali olan bir ilaç olarak sunulur. Bu hastalarda iyileştirebilecek bir ilacın moralini ve psikolojik ruh halini oluşturan plasebo hakikaten belli bir yüzdede iyileşmeye neden olur. Diyelim bu grup plasebo ile %7 iyileşmiş olsun. Aynı ilacı "kullanın ama çok bir şey beklemeyin" diye verirseniz belki de iyileşme yüzdesi %2-3'e düşer. İşte aradaki fark insanın moral durumunun, ruh halinin fizyolojiye etkisidir. Diğer yandan psikosomatik hastalıklar bile psikolojinin fizyolojiyi ne denli etkileyebildiğinin kanıtıdır.

Sosyoloji yani toplumsal dinamiklerin sağlık üzerine etkisine gelelim. Terminal yani son dönem hastaların (siroz, kanser, infeksiyon fark etmez) yakınları, eşi dostu yanında olanların, bu süreçte yalnız kalanlara göre daha iyi yaşadığı belirlenmiştir. Diyebiliriz ki, toplumsal bağları daha güçlü olanların morbidite yani hastalanma ve mortalite yani ölüm ihtimalleri toplumsal bağları zayıf olanlara göre daha düşüktür. Diğer yandan toplumsal durumların insan sağlığını ne düzeyde etkileyebileceği ile alakalı güzel bir örnek bundan yaklaşık 100 sene önce Durkheim'ın sosyolojik çalışmalarına dayanmaktadır. Durkheim, intiharlar ve nedenleri üzerine çalışmıştır (bildiğiniz gibi İntihar diye bir kitabı da vardır). Toplumsal hızlı değişimlerin (kentleşme, hızlı kültürel değişimler), ekonomik kriz ve toplumsal ahlaki buhranların toplumdaki intiharların artışıyla bağlantılı olduğunu görmüştür. Ekonomik krizler ve ahlaki buhranlar arttıkça intiharlar, hastalıklar, ölümler artmaktadır. Ayrıca "anomik intihar" diye bir kavram ortaya atmıştır. Toplumdaki hızlı sosyal değişimler ve kaos  deneyimi sonucunda hayatın ve amaçlarının anlamını yitirmesinden kaynaklanan intihara denmektedir. Bakınız, bu insanların çoğu biyolojik olarak tamamen sağlıklı, toplumsal nedenli olaylar haricinde bir psikolojik sıkıntıları yok. Ama toplumsal nedenlerle sağlığın olmayışına yani ölüme kendi elleri ile gitmekteler. Bu da toplumun bireyin sağlığı üzerindeki rolüdür.

Biyopsikososyal Olarak Tam Bir İyilik Hali

Yukarıdaki ve diğer gelişmelerle insanoğlunun sadece biyolojik bir varlık olmadığı anlaşılmıştır. Biyolojinin yanında bir psikolojisi ve sosyolojisi de vardır. Bundan dolayı sağlığı da sadece biyolojik değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal olarak görmeliyiz. Sadece biyolojik sağlık yani hastalıklar ve sakatlıklar eskide kaldı. Zaten Dünya Sağlık Örgütü'nün güncel sağlık tanımında bu değişim ve dönüşüm vurgulanmaktadır. DSÖ der ki: "Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir." Biyolojik ve sosyal olarak hiçbir sıkıntısı olmayan somatizasyon bozukluğuna sahip bir kadına sağlıklı diyebilir miyiz? Ülkemizde aşiret baskılarıyla intihara sürüklenen ama hiçbir biyolojik ve ruhsal bozukluğu olmayan genç kızlarımıza sağlıklı diyebilir miyiz? O zaman DSÖ'nün dediği gibi sağlığı sadece hastalık ve sakatlıkların olmayışı olarak göremeyiz. Aynı zamanda biyopsikososyal olarak tam bir iyilik hali hedeflemeliyiz. Kabul edilmelidir ki, DSÖ'nün bu konuda tam bir iyilik hali demesi biraz ütopiktir, hedef ve amaç hükmündedir. Sağlık çalışanlarına gösterilmiş bir hedeftir. Olunabilecek en iyi biyopsikososyal iyilik haline ulaşmak daha gerçekçidir. Lakin, biyolojinin yanında psikolojik ve sosyal sağlığı ve iyilik halini de güçlü şekilde vurgulaması açısından önemlidir.

Sonuç

Ey tıp doktorları. Hastaları sadece birer biyolojik makine olarak görmeyi bırakmalıyız. Onların da bir psikolojisi ve yaşadıkları, ait oldukları bir toplum ve çevre var. Hastalarımızı değerlendirirken, tedavilerini düzenlerken, onlarla olan ilişkilerimizde bunları göz önünde bulundurmalıyız. Yoksa tıp bilgisi kadar filozofinin ve insanlarla iletişimin de  önemli olduğu / olmaya başladığı günümüzde iyi birer tıp doktoru olamaz, treni kaçırırız.

İyi birer tıp doktoru olmak yolunda başarılar dilerim.

6 yorum:

  1. Bütün bloğu okudum.:)Halk Sağlığı'ndaymışsınız.Hem araştırıcı,hem bilgili,hem yardımseversiniz.Arada da tatlı sert durumunuz var.Böyle hocalara ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar.

      İyi niyetiniz için teşekkür ederim.

      İyi bir hoca olmak yolunda ilerlemektir gayetim. Umarım ki olur. Bu yolda birçok insan birçok nedene takıldılar. Umarım ben takılanlardan olmam.
      İyi günler dilerim.

      Sil
  2. Çok doğru buldum yazdığınızı. Hastaları biyolojik olarak görmekten vazgeçmeliyiz.
    Bu arada blogunuz çok faydalı. Bilmediğim konuları öğrendim, çok teşekkürler, umarım yazmaya devam edersiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlarınız için çok teşekkür ederim.

      Sizlerin verdiği geribildirimler beni yazma konusunda daha da çok gayretlendiriyor.

      İnsanların para kazandıran uzmanlıklara kaçtığı, salt amacı bilim olan doktora kadrolarının boş kaldığı, üstüne ÖYP programının bittiği şu günlerde ümitsizlikten kendimi korumaya çalışıyorum. Sizlerin geribildirimleri bunu kırmamda yardımcı oluyor.

      Ben teşekkür ederim. İdealist olan ve idealist yetişen hekimleri görmek güzel.

      Umarım yazmaya devam edeceğim. Sağlıcakla...

      Sil
  3. İsminizi göremedim.size ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.Ben de sizinle aynı fizyopatoloji konusuna ilgi duymakla beraber bir site oluşturdum ve bu siteyle tıbbın eğlenceli yüzünü tanıtmaya çalışıyorum.Değerlendirmenizi merakla bekliyorum.

    Link:www.tipherkesicin.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar.

      Sosyal alanda adım atan her tıp doktorunu desteklerim. İş bir şeylerle başlar daha sonrasında daha güzel ve profesyonel yerlere gider. Girişiminizi bu açıdan kutlarım.Sakın vazgeçmeyin.

      Site güzel ama başlangıç aşamasında. Düzeni ve yazı tipi boyutu biraz zorlayıcı olmuş. Bunları gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

      Geçen zaman içerisinde site içeriğinizi daha sistematik hale getirmenizi umarım.

      Hastalık olarak toplumda daha sık görülen ve toplumu etkileyen hastalıklara ve konulara eğilmeniz daha yararlı olacaktır.

      Yola çıkmak işin yarısı, çabanızla diğer yarısı da gelecektir.

      Saygılarımla.

      Sil